top of page
Yazarın fotoğrafıTuran Akbulut

"Vatan Yahut Silistre" Kitap Özeti, Alıntıları

Güncelleme tarihi: 3 Tem

VATAN YAHUT SİLİSTRE (NAMIK KEMAL) KİTAP ÖZETİ, ALINTILARI:

1.ÖZET


1853 yılında Osmanlı-Rus Harbi yaşanır.

Zekiye ve İslam Bey birbirine âşık olur. İslam Bey vatan için savaşmaya gideceğini Zekiye’ye söyler. Zekiye üzülür.

İslam Bey önder seçilir. Kendisiyle geleceklerle konuşma yapar. Zekiye konuşmayı dinledikten sonra İslam Bey’in peşinden gitme kararı alır.

Zekiye erkek kıyafetleriyle Silistre Kalesi’nin bir tabyasına yerleşir, kendini Âdem ismiyle tanıtır. Albay Sıtkı Bey sen çocuksun, istersen gidebilirsin der ama Zekiye kalmak istediğini söyler.




  Görsel: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - Bağlantı

Albay Sıtkı Bey’e gelen mektupta kızı Zekiye’nin kaybolduğu yazar. Sıtkı Bey öldü zanneder. Sıtkı Bey’in önceden ismi Ahmet’tir. Manastırda yüzbaşı olmuştur. Arkadaşı Ali, karısına göz diken albayını öldürmüştür. Askeri mahkeme Ali’nin kurşuna dizilmesi hükmüne varmıştır. Ahmet Bey, Ali’yi kurşuna dizecek bölüğün kumandanıdır, görevi yerine getirmemiştir. Ahmet Bey bu olaydan sonra asi ilan edilmiştir, rütbeleri sökülüp görevine son verilmiştir. Ahmet Manastır’da evlenmiştir. Bir oğlu, bir kızı olmuştur. Ahmet kovulduktan sonra Sıtkı kimliğiyle askere yeniden girmiştir. Eski rütbesine yükselene kadar kimseye bir şey belli etmemiştir. Bu süre zarfında karısı verem yatağına düşerek ölmüştür. Oğlu son sözlerinde baba, vatan diyerek ölmüştür. Sadece kızı Zekiye kalmıştır, onu da on beş yıldır görmemiştir.     



İslam Bey yaralı olarak getirilir. On bin kadar düşman askeriyle üç yüz Osmanlı askeri savaşmıştır. Yedi Osmanlı askeri sağ kalmıştır. Abdullah Çavuş ve Zekiye İslam Bey’le ilgilenir.

İslam Bey uyanınca Zekiye’yi görür, çok şaşırır. Zekiye İslam Bey’e peşinden geldiğini anlatır.

Düşman yaklaşır, paşayı öldürürler. Devletten yardım, erzak gelmez. Sıtkı Bey düşman cephesine sızıp cephanelerini patlatmayı düşünür. Düşüncesini İslam Bey’le paylaşır. İslam Bey, Sıtkı Bey’e kalede kalması gerektiğini, görevi kendisinin yerine getirebileceğini, askerlerin başında durmaya devam etmesi gerektiğini söyler. Sıtkı Bey, İslam Bey’e tek başına zor başaracağını söyler. Zekiye, ben giderim der. Sıtkı Bey, ikilinin yanına Abdullah Çavuş’u da verir. Üçü beraber düşman cephesine sızmak için yola çıkar.


Düşmanların geri çekilmeye başladığı haberi gelir. Sıtkı Bey, üçlüyü gönderdiği için üzülür, düşüncelere dalar.


Abdullah Çavuş günler sonra gelir. İslam Bey’in düşmanların çekildiğini gördüğü halde cephanelerini patlattığını, İslam Bey’in üç, kendisinin iki kurşun yediğini, İslam Bey’in dönüş yolunda dönmekte olan bir cephane arabasını daha patlattığını anlatır.


İslam Bey gelir. Sıtkı Bey üçünün de sağ olmasına çok sevinir, İslam Bey’e oğlum diye hitap eder, İslam Bey de Sıtkı Bey’e baba der. Sıtkı Bey, Zekiye’yi sorar. İslam Bey Zekiye’nin Manastırlı genç bir kız olduğunu, kendisi için gizlice peşinden geldiğini anlatır.


Sıtkı Bey Manastırlı deyince kendi kızı olabileceğini düşünür, Zekiye’yi çağırtır. Zekiye’nin annesinin ve abisinin öldüğünü öğrenir. Zekiye Sıtkı Bey’in on beş yıldır görmediği kızıdır. Baba kız birbirine kavuşur.

Düşman askeri çekilir. Kale muhafaza edilmiştir.



2. ALINTILAR

  • “Böyle tepeden tırnağa ışıktan oluşmuş bir vücuda, taştan yapılmış bir gönül yakışmaz.” (s. 6)

  • “Sevinecek bir şey olsaydı belki rüya çıkardı.” (s. 13)

  • "Ah, gönlümde ne ateşler yanıyor. Ciğerime ne hançerler vuruluyor.” (s. 13)

  • “Bugün ölüversem ne olur? Gönlümün paralanmadık neresi kaldı?” (s. 13)

  • “Kara toprak neleri örtmez? Yokluk içinde neler kaybolmaz?” (s. 14)

  • “Azdan az olur, çoktan çok.” (s. 23)

  • “Kurtulamayacağı şeyden kaçmak insana yakışmaz.” (s. 24)

  • “Meğer canını vermeyi göze alanlara ölmek pek de korkunç değilmiş! Ölüm canlanıp karşıma çıksa da üzerine yürümekten çekinmeyeceğim.” (s. 46)


3. SÖZLÜK

  • Tevkif etmek: tutuklamak

  • Bera: inanç, Arnavut yemini, antlaşma

  • Tabya: bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı

  • Keçe külah etmek: bir askerin rütbesi alınarak, üniforması çıkarılarak, görevine son verilmesi

  • Buhran içinde: kriz, sıkıntı içinde olmak

  • Şehname: Firdevsî’nin (İran) eski İran efsanelerini yazdığı kahramanlık anlatıları kitabı



4. KAYNAK

KEMAL, Namık (2019). Vatan Yahut Silistre. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 5. Basım. (Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Refik DURBAŞ)












Görsel: Namık Kemal - Bağlantı

236 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page