Kurtar Vadisi Pusu dizisinin 113. bölümünde Polat Alemdar'ın okuduğu Hasan Karaman'ın yazdığı Operasyon Kudüs " Türkiye Cumhuriyeti'nin Kudüs'ü Fethi" adlı kitap yıllardır izleyicilerin dikkatini çekiyor. Kitabın içeriğini merak eden izleyiciler için bahsi geçen kitabın özetini hazırladım. Siyasi kurgu türünde olan bu kitap 2010 yılında gerçekleşen Mavi Marmara Saldırısını konu alıyor.
Görsel: Kurtlar Vadisi Pusu dizisi 113. bölümden - Bağlantı
ÖZET
Türkiye’den sivil toplum örgütlerinin yardım gemileri Gazze’ye doğru yola çıkar. Örgütlerin amacı Filistinlilerin sesini dünyaya duyurmaktır, Gazze ablukasını kaldırtmaktır. Kırktan fazla ülkeden yedi yüz elli kişi vardır gemilerde, Avrupa parlamentosundan milletvekilleri bile bulunmaktadır. Gemilerde on bin tonun üzerinde yardım malzemesi bulunmaktadır.
İsrail yönetimi, gemilerin Gazze’ye ulaştırılmayacağını açıklar ama katılımcılar geri adım atmaz. Çölde, yerin altında, Mossad’a ait gizli bir karargâhta Albay Samuel Beinstein operasyonun planını yapar. Yüzbaşı da suikast timini oluşturur. İsrail’e ait helikopterler gelir, anons yapılır. Gemilerin çekileceği, komandoların tam yetkili olduğu bildirilir. Mossad’ın özel teknolojisi yüzünden geminin dünyayla bağlantısı kesilir. Gemilerdeki insanlar, başlarına geleni kimseye haber veremezler ama gemiye yerleştirilen kameralar sayesinde olay duyulur. Komandolar silahsız, masum insanların bazılarını vurur. Güvenlik kameraları sayesinde tüm dünya yaşanan vahşetten haberdar olur
Türkiye Başbakanının yakın danışmalarından Çağrı Karahanlı konuyla ilgili görevlendirilir. Çağrı, uzun yıllar MİT’te çalışmış Yunus Yazıcı’yla görüşür. Başbakanın emriyle oluşturulan operasyon biriminin başına Yunus getirilir. Başbakan, Çağrı ve Yunus’la görüşür, durum değerlendirmesi yaparlar.
Türkiye, AB ve NATO’dan tam destek alır ve İsrail’e 24 saat süre verir. Ölüleri, yaralıları, esirleri teslim etmesini ister. İsrail teslim etmeye mecbur kalır. Vatana dönenler yaşadıklarını, İsrail’in gerçek yüzünü anlatır, dünya gündemine İsrail vahşeti oturur. Dünya İsrail’e karşı tavır alır. Yunanistan ve İsveç elçilerini geri çeker. Ambargo oyan devletler bile olur. Yahudiler, İsrail bizi temsil etmiyor diyerek eylemler yapar. İsrail’in kendi halkı bile hükümetlerini protesto eder. İsrail’e sosyal, siyasi, ekonomik savaş açılmış gibidir. İsrail’e hep arka çıkan Amerika bu sefer ikilemde kalır. İki ülkeden birini kaybetmek istemez.
Türkiye İsrail’in tazminat vermesini, Gazze ablukasını kaldırmasını ister, uluslararası mahkemelere çağrıda bulunur. Türkiye-İsrail ilişkileri askıya alınır.
İsrail’de Büyük Şef denen biri vardır. Bütün yöneticiler Büyük Şef’e tabidir. Büyük Şef albayla konuşup Türkiye’de birer hafta arayla beş eylem düzenlenmesini emreder. Türkiye-İran ilişkisini bozma amacındadır. İlk eylem Adıyaman’da bombalı saldırı olarak gerçekleşir.
Yunus; Hatay’da, Kuzey Irak’ta görev yaptığı arkadaşı Selim’le görüşür ve onu göreve davet eder. Selim görevi kabul eder. Çağrı Adıyaman’daki patlamayla ilgili olarak Yunus’u arar, tam yetkili olarak Adıyaman’a gitmesini söyler. Yunus, olay yerinde kendini bilerek yakalatan eylemciyi sorgular. Eylemi İsrail’in yaptığını, eylemlerin devam edeceğini öğrenir. Yunus, Çağrı’yı bilgilendirir. Çivi çiviyi söker mantığıyla İsrail’e eylem yapma kararı alırlar.
Yunus ve Selim füze saldırısı planı yapar. Mısır’daki elemanlara Gazze’ye füze sokma emri gider. Selim Mısır’daki ajanlarının yanına gider. Füzeyi Gazze’ye sokmayı başarırlar. Yunus da Başbakan’a bilgi vermek için Ankara’ya gider. Yunus ve Çağrı Başbakan’a bilgi verir, Başbakan sivil halka zarar gelmemesi konusunda hassas davranmalarını ister.
Selim, Gazze’deki nükleer tesis ile askeri tesis arasındaki boş araziye füzeyi ateşler, can kaybı yaşanmaz. Bu eylem sonucunda İsrail Türkiye’ye yönelik eylemlerini durdurma kararı alır. İsrail’in korkutma, sindirme, geri adım attırma politikası geri tepmiştir. Büyük Şef eylemleri iptal eder, Dışişleri Bakanı’nın özür açıklaması yapmasını ister, gerekirse tazminat da ödenecektir. Dışişleri
Bakanı Büyük Şef’e karşı çıkar ama bunun bedelini canıyla öder. Büyük Şef Bakan’ı trafik kazası süsüyle öldürtür.
Tahran’dan İstanbul’a önemli bir ajan gelir, kod adı Abbas’tır. İran, İsrail meselesinde Türkiye’ye tam destek verme kararı almıştır ve İran Cumhurbaşkanı Abbas’ı bizzat kendisi göndermiştir. Abbas birtakım belgeler getirmiştir, bir nevi dostluk antlaşması gibi. Başbakan belgeleri imzalar. Abbas belgeleri İran’a ulaştırır. Dışişleri bakanları özel olarak görüşür.
Çağrı Cidde’deki İKT toplantısına gitmeden önce Başbakan’la görüşür, planları Orta Doğu’da birliği sağlamaktır. Toplantı beklendiği gibi geçmez. Biraz zaman sonra Ürdün’de Orta Doğu ülkeleri toplanır. Topluluğa Osmanlı Halkları Birliği adını verilir. Ticari anlaşmalar yapılır. Gazze baskısının kalkması için İsrail’e ambargo uygulanmaya karar verilir.
Osmanlı Halkları Birliği’nin oluşmasıyla büyük plan devreye girer. Öncelikle Mısır’daki Refah kapısı açılır. Yunus yüz elli kişilik ekibiyle Batı Şeria’ya yakın bir yere konuşlanır.
Çağrı Karahanlı operasyona başlamadan önce İsrail Büyükelçisi’yle görüşür. Gazze ablukasını kaldırmalarını, Batı Şeria’yı boşaltmalarını, Kudüs’ten çekilmelerini ister. Büyük Şef Mossad binasında konuşmaları dinler. Olası şeyleri göze alamayıp Kudüs’ü boşaltma dışındaki isteklerin kabul edilmesini ister. Batı Şera’daki birlikler Kudüs’e çekilir. Boşaltılan yerlere yardım malzemeleri gelir dünyanın dört bir yanından.
İsrail’e, operasyon hazırlıkları olduğu bilgisi gider. Tek bilmedikleri şey Osmanlı Halkları Birliği ordusunun varlığı. Başbakan operasyon hazırlıklarını bildiklerine, İsrail’i savunmaktan çekinmeyeceklerine dair tehditkâr bir basın açıklaması düzenler.
Operasyon başlar. Yunus ve ekibi Filistin’de kritik yerlere operasyonlar yapar. Tünellerden Kudüs’e girerler. Ekip dışarıda çatışırken Yunus Mescid-i Aksa’da mihrabın altındaki nükleer bombayı etkisiz hale getirir, çatışma sırasında şehit olur. İran, İsrail’deki üç nükleer tesise üç füze ateşler. Türkiye’den savaş uçakları kalkar. Kuzey Kıbrıs’tan savaş gemileri harekete geçer. Amman’da konuşlanan Osmanlı Halkları Birliği’ne üye ülkelerin yirmi beşer bin asker görevlendirdiği toplamda üç yüz yetmiş beş bin kişilik ordu harekete geçer.
Büyük Şef, İsrail’in yönetimdeki kadrosuyla toplantı yapar. Karşılık vermeyi göze alamazlar. İsrail’i komple kaybetmektense Kudüs’ü kaybetmeyi seçerler. Başbakan savaştan yana olmadıklarına dair basın açıklaması düzenler.
Amman’da Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanları, Çağrı Karahanlı ve kendini Bakan’ın danışmanı olarak tanıtan Büyük Şef müzakere masasına oturur. Beş maddelik bir antlaşma imzalanır.
1-İsrail, Marmara Baskını’ndan dolayı Türkiye’den özür dileyecek, askerler uluslararası mahkemelerde yargılanacak, Türk ailelere tazminat ödenecek.
2-İsrail Kudüs ve Batı Şeria’yı tamamen boşatacak. Yahudiler isterlerse buralarda yaşamaya devam edebilecek.
3-İsrail Parlamentosu’nun Kudüs’le ilgili aldığı tüm kararlar yok sayılacak.
4-Yahudiler de Mescid-i Aksa’da özgürce ibadet edebilecek.
5-Antlaşma beş yıl geçerli olacak.
Operasyon Kudüs başarılı olur.
ALINTILAR
“Gerçi İsrail’e hiçbir zaman güven olmazdı, Siyonistlerden akla uygun davranmalarını beklemek hurma ağacında armut yetişmesini beklemek gibi bir şeydi.” (s. 27)
“Yüklerimize sevgi ve merhameti, adaletsizliğe karşı mücadele etmeyi ilham eden o değil miydi?” (s. 28)
“… ateşe ne kadar dayanabiliyorsan o kadar günah işle...” (s. 32)
“İsrailliler ne zaman insanlığın evrensel değerlerine uygun davrandılar ki şimdi bu şekilde davransınlar…” (s. 63)
“Toprak parayla değil, kanla alınır.” (s. 132)
“Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan Yahudi dindaşlar, Yahudi olduklarından bile utanır hale gelmişlerdi. Yahudilere ve Yahudiliğe en çok zararı veren İsrail devletinin kendilerini ve dinlerini asla ve asla temsil etmediğini, edemeyeceğini haykırıyorlardı.” (s. 138)
Türklerin misafirperverliği dünyanın her yerinde bilinen bir şeydir Çağrı Bey, sorduğunuz da soru mu şimdi.” (s. 190)
“Ortadoğu, ortak akıldan yoksun olduğu için bir kan deryasında yüzüyordu.” (s. 195)
“İsrail’in varlığını, konumunu ve tutumunu meşrulaştırmak için emperyalist odaklar tarafından parçalara ayrılarak birbirlerine düşman sefil devletler mezarlığına dönüştürülen Ortadoğu, yeni bir güçler dengesine, yeni bir iradeye ve yeni bir geleceğe muhtaçtı.” (s. 197)
“Dostlar, dostluklarını kaybetmemek için bazen hazin şeylere katlanmak zorunda kalabilirler.” (s. 271)
“…gülümsemeye çalışmak gülümsemeye yetmez.” (s. 289)
“Çünkü onlar, tarihin hiçbir döneminde eğer kendi sorunları mevcut değilse tarihin figüranı olmadılar. Her zaman tarih yapan taraftı onlar.” (s. 293)
BİLGİLER
Getto: Bir kentin herhangi bir azınlık kümesinde kendiliğinden yerleşilen kesimi
Tedric etmek: Her şeyden, herkesten ayırmak, soyutlamak
Bohem: Yarını düşünmeden, derbeder yaşamak
Şaiye: Her yere yayılmış haber, yaygın söylenti
Tedip etmek: Yola getirmek, uslandırmak
Antisemitizm: Yahudi milletine karşı duyulan nefret, düşmanlık
Deklarasyon: Konunun kamuoyuna duyurulması için yapılan açıklama
İlga etmek: bir şeyin, durumun varlığını tamamen yok etmek
Havra: Yahudi tapınağı
Hamaset: Yiğitlik, yüreklilik
Matuf: Bir yöne eğilmiş, atfedilmiş, yöneltilmiş
Apokaliptik: İnsanlığın sonunu getirecek felaket
Egale etmek: eşitlemek
Elimine etmek: Ayıklamak, elemek
KAYNAK: KARAMAN, Hasan (2011). Operasyon Kudüs "Türkiye Cumhuriyeti'nin Kudüs'ü Fethi" . İstanbul: AKY Yayınları. 1. Basım