LEYLA İLE MECNUN / İSKENDER PALA KİTAP ÖZETİ
Kays, dünyaya Fatma ve Amirî’nin oğlu olarak dünyaya gelir.
Kays büyüyüp okula başlar. Sınıfındaki Leyla ile birbirlerini sevmeye başlarlar. Durumu öğrenen Leyla’nın annesi Leyla’yı okuldan alır.
Leyla’dan ayrı kalan Kays perişan olur, derde ve kedere düşer. Mecnun olarak anılmaya başlar. Namı uzak diyarlara ulaşır.
Mecnun’un arkadaşları Mecnun’u kafası dağılsın diye geziye çıkarır. Mecnun gezide Leyla’yla karşılaşır. Durumu daha da kötüleşir. Arkadaşlarından ayrılıp çöllere aşk yolculuğuna çıkar.
Görsel: Kapı Yayınları - Bağlantı
Amirî, Mecnun’u arayıp bulur. Mecnun’un haline çok üzülür. Leyla’nın, evlerinde misafir olduğunu söyleyip Mecnun’u eve götürür. Mecnun, evde Leyla’yı göremeyince çok üzülür. Fatma ve Amirî Mecnun’u bu yoldan vazgeçirmeye çalışır ama Mecnun ikna olmaz.
Amirî Leyla’nın babasıyla görüşür, Leyla’yı Mecnun’a ister. Leyla’nın babası Mecnun’da bir haller olduğunu, normal bir insan olmadığını söyler ve Mecnun düzelmeden kızını vermeyeceğini söyler.
Amirî oğlunu hocalara, doktorlara, şifacılara anlatır ama bir çare bulamaz. Amirî oğluyla birlikte Kâbe’ye gitmeye karar verir. Kâbe’de dua ederler. Mecnun Kâbe’de Allah aşkıyla yanar. Dönüş yolunda Mecnun, babasından ayrılıp eski aşk yolculuğuna döner.
Leyla okuldan ayrıldığı günden beri ıstırap çeker, Mecnun’u özler ve merak eder. Ailesi Leyla’yı kimseyle görüştürmez.
İbn Selâm Leyla’ya talip olur. Babası kızının kötü hali düzelir umuduyla Leyla’yı İbn Selâm’a verir.
Mecnun’a üzülen bir yiğit adamlarıyla birlikte Leyla’yı almak için çarpışır ama Mecnun Leyla’ya böyle kavuşmak istemez.
Mecnun, Leyla’nın evlilik haberini alır. Haberi getiren adamla Leyla’ya sitem mektubu gönderir.
Mecnun’un babası Amirî ölür.
Leyla’nın kocası İbn Selâm ölür. Leyla içten içe mutlu olur.
Leyla bir kervanla yolculuğa çıkar, yolda kervandan ayrılır. Çölde gördüğü bir adama yol sorar, yol sorduğu adam Mecnun’dur. Mecnun kendisini tanıtınca Leyla inanmaz çünkü Mecnun çöllerde harap olmuştur. Mecnun, Leyla’ya söylediği güzel sözlerden söyler ve Leyla karşısındakinin Mecnun olduğuna anlar. Leyla sonunda kavuşacaklarını zanneder ama yanılır çünkü Mecnun’un aşkı beşerî aşkı aşıp ilahi aşka ulaşmıştır. Leyla’yı kervancı başı bulur ve götürür ve kervana geri götürür
Leyla o günden sonra hayatla bağını keser, çok geçmeden ölür. Leyla’nın ölüm haberi Mecnun’a ulaşır. Mecnun, Leyla’nın mezarının başına gelir, gözyaşı döker ve mezarın başında ölür.
ALINTILAR
“… yalnızlık en içten dosttur yıldızların altındaki kutlu demlerde.” (s. 1)
"Leyla ‘geceye dair, gece gözlü, gece saçlı’ demekti.” (s. 7)
“Biliyorum Rabbim! Gam tuzağıdır varlık. Hür olmak yokluktadır.” (s. 8)
"Nedir ey felek bu zulüm? N’ettim sana ki dilberin yolunu kestin? Neydi önceleri bu bilişlik; şimdi nedir şu ayrılık?..” (s. 14)
"Ömür varlığını elerken zaman, değişik manzaralar gösterir şüphesiz. Istıraplar, zevkler; kötüler, kötülükler; güzeller ve güzellikler…” (s. 15)
"Mademki bulut değilsin, ağlama. Niçin çağlıyorsun ki sel değilsin!.. Allah’ın rahmeti varken, gam yazıktır bedene.” (s. 18)
“Dert ve keder seli, gam denizine akıyordu.” (s. 18)
“Bir kor düşmesin yüreklerinize benden. Hayrım dokunmadı madem değerli bedenlerinize; şerrim de ilişmesin berrak gönüllerinize…” (s. 20)
“Meşhurdur ki aşk canın belâsıdır; bu belâya sen can atma!..” (s. 26)
"Mumun hayatı ateştir, canı ateş. Onun hâli ateşle hoştur. Onu ateşten ayırmak isteye, hayatının yok olmasını dilemiş olmaz mı?” (s. 26)
“Hep bir yolculuktu âlem.” (s. 34)
"Herkeste bir süs hayali; onda bir hayalin süsü.” (s. 40)
“Sen nasıl bir cana sahipsin ki hem ateşte; hem de suda boğuluyorsun?” (s. 41)
“Eğer uyuyabiliyor olsaydım, rüya diyecektim buna.” (s. 54)
"Cihanda eski usuldür; fayda arayan, zararı da istemiş olur. Sevgili isteyen, eziyete de hazırlanmalı; define arayan yılanı da göze almalıdır.” (s. 58)
“İyi haber karınca hızıyla yürüyemezken, kötü haber şimşek süratiyle yayılır derler.”(s.62)
"Hiç paramparça olmuş şişenin yapıştırılmasına imkân olur mu? Ben o hâldeyim ki özümden haberim yok.” (s. 63)
“Dünyaya ümit tutmak olmaz; asla ölümü unutmak olmazmış.” (s. 66)
“Sen hayır söyledin; ben şer işledim. Sen iyiliğimi diledin; ben kötülüğüne sebep oldum.” (s. 67)
"Güzellik olmasa aşk ortaya çıkmaz; aşk olmasa güzellik yüz göstermez. Aşksız güzellik bayağıdır; güzellikse aşk pazarında mezat…” (s. 67)
Hâl ehli dilsiz olur. Durumumu anlatmaya göz yaşlarım yetmez mi?” (s. 75)
“Beni cândan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı / Felekler yandı ahımdan, murâdım şem’i yanmaz mı?” (s. 77)
"Allah bizi kavuşturdu. Sen daima özlemde; ben daima susayışta idik. Artık deniz, deryaya kavuştu, dalgaları coştu aşkın. Gel ya benim yanıma; al ya beni yanına. Gönlüm sana adanmıştı; al şimdi emanetini. Hastaysan, ilacın benim; aşıksan sevgilin ben!..” (s.78)
“Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevî dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu, canım seninle gitti. Şimdiki canım Leyla’ya değil, Mevla’ya yönelik.” (s. 79)
"Cihanda var mı fani olmayan? Gelen elbette gider. Ecel cevheri, nefis kimyasının yegane iksiridir.” (s. 87)
"Nihayet damla denize karıştı; deniz damlaya taştı.” (s. 87)
SÖZLÜK
Hicran: Bir kimseden ya da bir yerden ayrılma, ayrılık; ayrılığın yol açtığı acı
Vuslat: Sevgiliye ulaşma, erişme, kavuşma
Mecnun: Çılgın, deli; sevda yüzünden kendini yitirmiş kimse
Mukayyed olmak: Bir kişi veya bir şey maddi veya manevi bağlarla bağlı olan
Şehla bakış: İki gözün aynı istikamete bakmaması
Muttali olmak: Bir şeyden haberi bulunmak, bilgisi olmak
Şahika: Zirve, doruk
Mugaylan: Evli olmak
Gavvas: Çok gayretli, çalışkan
Matlup: Alacak
Meşveret etmek: Danışmak
Hercai: hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse
Halvet: Kimsenin bulunmadığı kapalı yer, ıssız yerde baş başa kalma
KAYNAK:
Pala, İskender (2020):Leyla ile Mecnun. İstanbul: Kapı Yayınları, 47. Basım.
Görsel: İskender Pala - Bağlantı