Kenelerin bulaştırdığı hastalıklar arasında Babesiosis, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Tularemi, Borreliosis, Theilerosis ve Anaplasmosis yer almaktadır.
Babesiosis:
Babesia, bir tip küçük parazitik organizmadır. Dünya üzerinde bulunan en yaygın kan parazitlerinden birisidir. Babesia adlı parazit konak olarak keneleri kullanmaktadır. Babesia’lar, konak vücuduna giriş yaptıktan sonra eritrositlerin içerisinde armut şeklinde form alması nedeni ile ‘piroplazmlar’ olarak adlandırılmaktadır. Piroplazmlar ixodid keneler tarafından çeşitli omurgalı canlıları enfekte edebilirler. Bu omurgalı canlılar arasında insan da hedef konak olarak yer almaktadır. Keneler parazite genellikle konak üzerinde ve larva döneminde enfekte olmaktadırlar. Larva dönemindeki keneler genellikle konak olarak bir kemirgen olan fareleri tercih etmektedirler. Kenelerin larva döneminde farelere tutunması ile fare üzerinde enfekte olduğu düşünülmektedir ((Homer et al., 2000)
Hastalık için korunmanın temelini dikkat oluşturmaktadır. Mera alanlarında kullanılan kıyafetler, hayvancılık ile uğraşanların sığırlar ile teması azaltması, köpekler ile temasa dikkat ve kene ısırıklarına karşı alınan önlemler hastalıktan korunmada etkilidir. Fiziksel olarak korunmada en iyi önlem vücudu tam koruyucu elbiselerin giyilmesi ile sağlanır. Üzerimizde bulunan kenelerin gözle hızlı bir şekilde tespit edilmesi için açık renkli kıyafetler giyilmesi önerilir. Fiziksel korunmaya ek olarak kimyasal korunma yöntemleri bulunmaktadır. Keneler konakçıyı koku alma sistemleri ile tespit ederler. Kimyasal kovucuların kullanılması kenelerin koku sistemini bozarak konakçıyı bulmasını engellemektedir. Bunlara ek olarak ev bölgesindeki çimlerin kesilmesi, bu bölgelere akarisit uygulamalarının yapılması ve kene habitatlarının kontrol edilmesi ilave edilebilir (Figoni et al., 2019).
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi:
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, CCHFV’nin etkeni ile ortaya çıkan ölümcül zoonotik bir hastalıktır(Tekin et al., 2012). Kırım Kongo kanamalı ateşi virüsü Bunyaviridae ailesinde yer alan Nairovirüs cinsine ait bir üyedir. Bunyaviridae ailesi kene kaynaklı hastalıklardan oluşmaktadır(Shayan et al., 2015). Hastalığa çok sayıda Ixodidae kene türü rezervuar ve konaklık yapmaktadır (Whitehouse, 2004). İnsanlarda görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı mukozal, gastrointestinal, genitoüriner kanamalarla ve %8-80 ölüm oranıyla ilişkili hepatik bozukluktur(Williams et al., 2000). Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı çok geniş bir coğrafya üzerinde görülmektedir. Batı Çin’den Güney Asya’ya, Orta Doğu’ya, Güneydoğu Avrupa’ya ve Afrika’nın çoğu bölgesine kadar görülmektedir(Bente et al., 2013). Vakaların çoğu Türkiye, Rusya, İran ve Bulgaristan’dan bildirilmiştir(Shayan et al., 2015).
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) belirtileri ilk kez Tacikistan’da 12. Yüzyılda tanımlandı. Hastalığa ilişkin ilk raporlar 1944 yılında Sovyet Silahlı Kuvvetlerinin Alman ordusuyla çatışmaya girmesi ile açıklanmıştır (Fillâtre et al., 2019).
Hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı tek konak insandır. Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığının belirtileri dört safhadan oluşmaktadır. Bunlar: kuluçka dönemi, kanama öncesi aşama, hemorajik aşama ve iyileşme aşamasıdır. Hastalığın başlıca semptomları arasında yüksek ateş, miyalji, baş ağrısı, mide bulantısı ve kansız ishal yer almaktadır. (Appannanavar & Mishra, 2011)
Tularemi:
Tularemi etkeni gram negatif bir bakteri olan Francsiella tularensis’dir. Bulaşma şekilleri kontamine su ve toprak yoluyla, keneler aracılığı ile veya yabani ve evcil hayvanlar aracılığı ile gerçekleşmektedir. Memelilerde enfekte olma şekilleri; enfekte dokular ile doğrudan temas, soluma veya yutma ile bulaş ve bireyler arası bulaşma da belgelenmiştir.
Tularemi kuluçka süresi 3-5 gün veya 1-21 gün sürebilmektedir. Kuluçka süresi organizmanın enfekte olma şekline veya etkenin dozuna bağlı olarak değişmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda 100 ila 200 tularemi vakası tespit edilmektedir. (Atherine et al., 2001)
Tularemi’nin memeli konakçılara bulaşmasında çeşitli artropod vektörlerinin rol oynadığı belirlenmiştir. ABD içerisinde Utah, Nevada ve California’da en yaygın vektör ısıran sineklerdir. Rocky Dağları’nın doğusunda en önemli vektör kenelerdir. Eski Sovyetler Birliği’nde ise F. Tularensis’in vektörleri ise hem sivrisinekler hem de Ixodes keneleridir. (Akalin et al., 2009)
Türkiye’de de tularemi vakaları tespit edilmiştir. Bu vakalar 1936 – 1953 yılları arasında üç farklı bölgede toplam dört tularemi vakası, belirli bir zaman sonrasında Bursa çevresinde bir tularemi vakası, bu salgın ardından tekrar Bursa çevresinde 1988 – 2002 yılları arasında küçük bir salgın rapor edilmiştir ve 1988 – 2005 yılları arasında Türkiye’nin farklı bölgelerinden tularemi vakaları rapor edilmiştir. (Akalin et al., 2009)
Borreliosis:
Ixodes ricinus alt takımında yer alan keneler tarafından iletilen Borreliosis, Lyme Hastalığı olarak da bilinmektedir. Lyme hastalığı 1970 yıllarının sonlarında doğru Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni bir antite olarak tanımlandı(Aguero-Rosenfeld et al., 2005). Avrupa’da ise hastalığa Lyme borreliosis adı verilmektedir(Stanek et al., 2011). Ixodid keneleri aracılığı ile Lyme Hastalığı insanlar ve diğer omurgalı canlılara aktarılmaktadır. Kene ile ısırılmanın üzerinde 2 – 30 gün içerisinde ortaya çıkan lyme hastalığı antibiyotik tedavisi ile ortadan kaldırılmaktadır. Belirtiler deri lezyonu veya döküntüsü ile ortaya çıkmaktadır. Hastalığın tedavi edilmemesi halinde hastalık ilerleme katederek sinir sistemi hastalıkları, kalbi etkileyen sistemik hastalıklar veya lokalize eklem enfeksiyonları ile sonuçlanacaktır. (Sykes & Makiello, 2017)
Theilerosis:
Theilerosis’in patolojik ajanı Theileria’dır. Theileria, geviş getiren hayvanları, tek tırnaklıları ve kedigilleri enfekte etmektedir (Karasartova et al., 2018). Theileria, Piroplasmea takımında, Apicomplexa şubesinde yer almaktadır(Baneth et al., 2015). İksodid keneler tarafından taşınmakta olan hücre içi hemoprotozoan parazitleridir(Clift et al., 2020). Vektörler Hyalomma ve Rhipicephalus cinsinden kenelerdir(Karasartova et al., 2018). Theleriidae enfekte etmiş olduğu memelilerin ilk olarak lökositlerine yerleşir ve sonrasında eritrositlerine yerleşir ve burada gelişir. (Clift et al., 2020)
Theileria orientalis’in yaşam döngüsü:
Theileria spp.’nin yaşam döngüleri türlerine göre değişim göstermektedir. Bazı türler hücre dönüşümüne ve çoğalmasına neden olmaktadır. Örneğin bu türler arasında T. Parva ve T. Annulata yer almaktadır. Genel olarak ise Theileria’nın üç farklı yaşam döngüsü vardır, bunlar: parazit taşıyan kenenin bağırsaklarında, tükürük bezlerinde ve enfekte olan omurgalıların kan elemanları içerisinde değişim göstermektedir. Bu aşamaların başlangıcı kenenin patojeni alması ile başlamaktadır. Kene enfekte olmuş eritrositler ile beslendiğinde patojen kenenin bağırsaklarına gamet olarak gelir ve gametogoni ile döllenerek kenenin bağırsak lümenine salınır. Kenenin bağırsak epitellerini istila eden gametler burada zigota dönüşür. Ardından zigot, hareketli ookinetlere dönüşür. Hareket kabiliyeti kazanan ookinetler kenenin tükürük bezlerine ulaşarak tükürük bezlerini işgal eder ve sporoblastlara dönüşür. Burada aseksüel olarak çoğalır ve binlerce sporozoit üretir. Sporozoitler kene ve patojen için artık enfekte aşamasıdır. Kene farklı bir konak üzerinden beslenmesi sırasında bu sporozoitlerin konağın kan dolaşımına salınmasına neden olur. Patojen konağın kan dolaşımında, lenfositler içerisinde, meregoni geçirerek lenfositlerin parçalanmasını sağlar ve lenfositler içerisinden merozoit olarak açığa çıkar. Merozoitler konağın eritrositlerini enfekte eder. Enfekte olmamış bir kenenin, enfekte konak üzerinden beslenmesi sonrası bu döngü devam etmektedir. (Gebrekidan et al., 2020)
Anaplasmosis:
Anaplasmosis’e zorunlu hücre içi bir bakteri olan Anaplasma phagocytophilum neden olmaktadır(Russell et al., 2021a). Anaplasmosis’in taşıyıcı ana vektörü kenelerdir. Bu taşıyıcı ana vektör haricinde bulaş yolları arasında etkenin lökositleri enfekte etmesinden kaynaklı kan transfüzyonu ve katı organ nakli de etkenin bulaşmasında rol oynamaktadır (Mowla et al., 2021). Anaplasma insanlar da dahil olmak üzere çeşitli omurgalı konaklar arasında hastalığa neden olabilmektedir. Anaplasma çeşitli türlerden oluşmaktadır. Bu türlerden bazıları şu şekilde sıralanabilirler: A. Centrale, A. Marginale, A. Phagocytophilum, A. Platys ve A. Ovis vb. (Matei et al., 2019). Anaplsamosis çeşitli konakları çeşitli türleri ile enfekte etmektedir. Örneğin; A. Marginale geviş getiren hayvanları enfekte ederek sığır anaplazmozuna neden olur. Sığır anaplazmozu ilerleyici hemolitik anemi, düşükler, kondisyon kaybı, süt üretiminde verim kaybı ve ölüm gibi belirtiler ile karakterizedir(Quiroz-Castañeda et al., 2016). A. Ovis küçük geviş getirenler için en patojenik form olurken etkenin belirtileri; ateş, süt veriminde azalma, iştahsızlık, sarılık, kahverengimsi idrar, soluk mukoza zarı ve zor nefes alma ile karakterizedir(Rahman et al., 2022).
İnsanların A. Phagocytophilum ile enfekte oldukları Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya üzerinde belgelenmiştir. Anaplasmosis enfeksiyonun çoğu Ixodes scapularis ile taşınmaktadır(Russell et al., 2021b). İnsan granülositik anaplazmozu yorgunluk, ateş, titreme ve baş ağrısı gibi semptomlar sergiler hatta ölüm ile de sonuçlanabilmektedir. Hasta birey uygun antibiyotik ve antiparaziter tedaviler ile birlikte iyileşebilmektedir(O’Connor et al., 2021).
Kaynakça:
Aguero-Rosenfeld, M. E., Wang, G., Schwartz, I., & Wormser, G. P. (2005). Diagnosis of Lyme Borreliosis. Clinical Microbiology Reviews, 18(3), 484. https://doi.org/10.1128/CMR.18.3.484-509.2005
Akalin, H., Helvaci, S., & Gedikoǧlu, S. (2009). Re-emergence of tularemia in Turkey. International Journal of Infectious Diseases, 13(5), 547–551. https://doi.org/10.1016/J.IJID.2008.09.020
Appannanavar, S. B., & Mishra, B. (2011). An Update on Crimean Congo Hemorrhagic Fever. Journal of Global Infectious Diseases, 3(3), 285. https://doi.org/10.4103/0974-777X.83537
Atherine, K., Eldman, A. F., Ussell, R., Nscore, E. E., Arah, S., Athrop, L. L., Atyas, E. T. M., Uill, G., Artin, M., Chriefer, E. S., Onna, D., Nos, S. T.-E., Ennis, A. T. D., Etersen, Y. R. P., Dward, E., & Ayes, B. H. (2001). An Outbreak of Primary Pneumonic Tularemia on Martha’s Vineyard. Https://Doi.Org/10.1056/NEJMoa011374, 345(22), 1601–1606. https://doi.org/10.1056/NEJMOA011374
Baneth, G., Florin-Christensen, M., Cardoso, L., & Schnittger, L. (2015). Reclassification of Theileria annae as Babesia vulpes sp. nov. Parasites & Vectors, 8(1). https://doi.org/10.1186/S13071-015-0830-5
Bente, D. A., Forrester, N. L., Watts, D. M., McAuley, A. J., Whitehouse, C. A., & Bray, M. (2013). Crimean-Congo hemorrhagic fever: History, epidemiology, pathogenesis, clinical syndrome and genetic diversity. Antiviral Research, 100(1), 159–189. https://doi.org/10.1016/J.ANTIVIRAL.2013.07.006
Clift, S. J., Collins, N. E., Oosthuizen, M. C., Steyl, J. C. A., Lawrence, J. A., & Mitchell, E. P. (2020). The Pathology of Pathogenic Theileriosis in African Wild Artiodactyls. Veterinary Pathology, 57(1), 24–48. https://doi.org/10.1177/0300985819879443/ASSET/IMAGES/LARGE/10.1177_0300985819879443-FIG8.JPEG
Figoni, J., Chirouze, C., Hansmann, Y., Lemogne, C., Hentgen, V., Saunier, A., Bouiller, K., Gehanno, J. F., Rabaud, C., Perrot, S., Caumes, E., Eldin, C., de Broucker, T., Jaulhac, B., Roblot, F., Toubiana, J., Sellal, F., Vuillemet, F., Sordet, C., … Tattevin, P. (2019). Lyme borreliosis and other tick-borne diseases. Guidelines from the French Scientific Societies (I): prevention, epidemiology, diagnosis. Médecine et Maladies Infectieuses, 49(5), 318–334. https://doi.org/10.1016/J.MEDMAL.2019.04.381
Fillâtre, P., Revest, M., & Tattevin, P. (2019). Crimean-Congo hemorrhagic fever: An update. Médecine et Maladies Infectieuses, 49(8), 574–585. https://doi.org/10.1016/J.MEDMAL.2019.09.005
Gebrekidan, H., Perera, P. K., Ghafar, A., Abbas, T., Gasser, R. B., & Jabbar, A. (2020). An appraisal of oriental theileriosis and the Theileria orientalis complex, with an emphasis on diagnosis and genetic characterisation. Parasitology Research, 119(1), 11–22. https://doi.org/10.1007/S00436-019-06557-7/TABLES/2
Homer, M. J., Aguilar-Delfin, I., Telford, S. R., Krause, P. J., & Persing, D. H. (2000). Babesiosis. Clinical Microbiology Reviews, 13(3), 451. https://doi.org/10.1128/CMR.13.3.451-469.2000
Karasartova, D., Gureser, A. S., Gokce, T., Celebi, B., Yapar, D., Keskin, A., Celik, S., Ece, Y., Erenler, A. K., Usluca, S., Mumcuoglu, K. Y., & Taylan-Ozkan, A. (2018). Bacterial and protozoal pathogens found in ticks collected from humans in Corum province of Turkey. PLOS Neglected Tropical Diseases, 12(4), e0006395. https://doi.org/10.1371/JOURNAL.PNTD.0006395
Matei, I. A., Estrada-Peña, A., Cutler, S. J., Vayssier-Taussat, M., Varela-Castro, L., Potkonjak, A., Zeller, H., & Mihalca, A. D. (2019). A review on the eco-epidemiology and clinical management of human granulocytic anaplasmosis and its agent in Europe. Parasites & Vectors, 12(1). https://doi.org/10.1186/S13071-019-3852-6
Mowla, S. J., Drexler, N. A., Cherry, C. C., Annambholta, P. D., Kracalik, I. T., & Basavaraju, S. V. (2021). Ehrlichiosis and Anaplasmosis among Transfusion and Transplant Recipients in the United States. Emerging Infectious Diseases, 27(11), 2768. https://doi.org/10.3201/EID2711.211127
O’Connor, C., Prusinski, M. A., Jiang, S., Russell, A., White, J., Falco, R., Kokas, J., Vinci, V., Gall, W., Tober, K., Haight, J., Oliver, J. A., Meehan, L., Sporn, L. A., Brisson, D., & Backenson, P. B. (2021). A Comparative Spatial and Climate Analysis of Human Granulocytic Anaplasmosis and Human Babesiosis in New York State (2013–2018). Journal of Medical Entomology, 58(6), 2453. https://doi.org/10.1093/JME/TJAB107
Quiroz-Castañeda, R. E., Amaro-Estrada, I., & Rodríguez-Camarillo, S. D. (2016). Anaplasma marginale: Diversity, Virulence, and Vaccine Landscape through a Genomics Approach. BioMed Research International, 2016. https://doi.org/10.1155/2016/9032085
Rahman, M., Faruque, M. R., Rahman, M. M., & Chowdhury, M. Y. E. (2022). Epidemiology and molecular detection of Anaplasma spp. in goats from Chattogram district, Bangladesh. Veterinary Medicine and Science, 8(3), 1240. https://doi.org/10.1002/VMS3.775
Russell, A., Prusinski, M., Sommer, J., O’Connor, C., White, J., Falco, R., Kokas, J., Vinci, V., Gall, W., Tober, K., Haight, J., Oliver, J. A., Meehan, L., Sporn, L. A., Brisson, D., & Backenson, P. B. (2021a). Epidemiology and Spatial Emergence of Anaplasmosis, New York, USA, 2010‒2018. Emerging Infectious Diseases, 27(8), 2154. https://doi.org/10.3201/EID2708.210133
Russell, A., Prusinski, M., Sommer, J., O’Connor, C., White, J., Falco, R., Kokas, J., Vinci, V., Gall, W., Tober, K., Haight, J., Oliver, J. A., Meehan, L., Sporn, L. A., Brisson, D., & Backenson, P. B. (2021b). Epidemiology and Spatial Emergence of Anaplasmosis, New York, USA, 2010‒2018. Emerging Infectious Diseases, 27(8), 2154. https://doi.org/10.3201/EID2708.210133
Shayan, S., Bokaean, M., Shahrivar, M. R., & Chinikar, S. (2015). Crimean-Congo Hemorrhagic Fever. Laboratory Medicine, 46(3), 180–189. https://doi.org/10.1309/LMN1P2FRZ7BKZSCO
Stanek, G., Fingerle, V., Hunfeld, K. P., Jaulhac, B., Kaiser, R., Krause, A., Kristoferitsch, W., O’Connell, S., Ornstein, K., Strle, F., & Gray, J. (2011). Lyme borreliosis: Clinical case definitions for diagnosis and management in Europe. Clinical Microbiology and Infection, 17(1), 69–79. https://doi.org/10.1111/J.1469-0691.2010.03175.X
Sykes, R. A., & Makiello, P. (2017). An estimate of Lyme borreliosis incidence in Western Europe. Journal of Public Health, 39(1), 74–81. https://doi.org/10.1093/PUBMED/FDW017
Tekin, S., Bursali, A., Mutluay, N., Keskin, A., & Dundar, E. (2012). Crimean-Congo hemorrhagic fever virus in various ixodid tick species from a highly endemic area. Veterinary Parasitology, 186(3–4), 546–552. https://doi.org/10.1016/J.VETPAR.2011.11.010
Whitehouse, C. A. (2004). Crimean–Congo hemorrhagic fever. Antiviral Research, 64(3), 145–160. https://doi.org/10.1016/J.ANTIVIRAL.2004.08.001
Williams, R. J., Al-Busaidy, S., Mehta, F. R., Maupin, G. O., Wagoner, K. D., Al-Awaidy, S., Suleiman, A. J. M., Khan, A. S., Peters, C. J., & Ksiazek, T. G. (2000). Crimean-Congo haemorrhagic fever: a seroepidemiological and tick survey in the Sultanate of Oman. Tropical Medicine & International Health, 5(2), 99–106. https://doi.org/10.1046/J.1365-3156.2000.00524.X