1. ÖZET
İNSAN NEYLE YAŞAR?
Ayakkabıcılık yaparak evini geçindiren Semyon, karısı Matryona ve çocuklarıyla yaşar. Maddi durumları iyi değildir. Semyon’ın karısıyla ortaklaşa giydikleri gocuk yırtılır. Semyon biraz para biriktirip gocuk almaya gider ama parası gocuk almaya yetmez. Semyon paranın bir kısmıyla votka alır, içer. Eve dönerken kilise duvarının dibinde çıplak, genç bir adam görür, ilk başta umursamaz ama vicdanı galip gelir, döner ve adamın yanına gider. Semyon kaftanını çıkarıp adama giydirir, adamı evine götürür.
Matryona gocuk alamadığı için, sarhoş döndüğü için ve çıplak adamı eve getirdiği için Semyon’a kızar. Daha sonra adama acıdığından bir şey demez. Adam kendini tanrının cezalandırdığını, yaşadıkları yerden olmadığını, adının Mihail olduğunu söyler. Beraber evlerindeki son ekmeği de yerler.
Görsel: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - Bağlantı
Semyon Mihail’e dikiş dikmeyi, ayakkabıcılığı öğretir. Yıllar geçer, Mihail yanlarından ayrılmaz. Zaman geçtikçe Mihail’in ustalığı gelişir, namı yayılır, çevre köylerden ayakkabı diktirmeye gelenler olur.
Bir gün hırçın bir bey gelir, kaliteli bir Alman derisi getirmiştir, ayağına çizme ister ama bir şartı vardır: derisi 1 sene çatlamayacaktır. Bey, deri çatlarsa sizi hapse attırırım der. Semyon tereddüt eder ama Mihail’in teşviki ile işi alırlar. Mihail deriyi kesip biçer, bir çift terlik yapar, Semyon şaşırır derken beyin uşağı gelir. Uşak beyinin öldüğünü söyler, ölüye giydirmek için deriden bir çift terlik yapmalarını ister, Semyon terliği verir.
Mihail’in Semyon ile olan birlikteliği 6 seneyi geçer. Bir gün bir tüccar karısı ve ikiz kızları gelir, kızlardan birinin sol ayağı topallamaktadır. Kadın ikizleri evlatlık aldığını, kızların asıl babalarının düşen ağaç altında kalıp öldüğünü, adamın ölümünden 3 gün sonra kadının doğum yaptığını, doğumu tek başına yaptığını, kadının doğumdan sonra öldüğünü, ölürken topal kızın ayağına düştüğünü, önceden bir çocuğu olduğunu ama öldüğünü söyler. Bundan sonra Mihail güler.
Semyon şaşırır. Altı senedir Mihail’in üçüncü gülüşüdür. -birincisi Matryona yemek verince, ikincisi hırçın bey çizme yaptırmaya gelince, üçüncüsü de kadının hikâyesini anlatışından sonra.- Semyon nedenini sorunca Mihail tanrı beni affetti der. Semyon anlamayınca Mihail hikâyesini anlatmaya başlar.
Mihail önceden melek olduğunu, Tanrı’nın kendisini cezalandırdığını söyler. Tanrı Mihail’i ikizlerinin annesini canını almak için gönderdiğinde Mihail, yeni doğum yapan kadına acımış ve kadının canını almamıştır. Tanrı Mihail’in özelliklerini alıp insan olarak dünyaya göndermiştir ve üç şeyi öğrenmesini istemiştir: insanda ne var, insana ne verilmemiş, insan neyle yaşar? Semyon üç defa gülmesinin nedeninin üç sorunun cevabını öğrenmesi olduğunu söyler. İlk güldüğünde Matryona Mihail’e tanrıdan dolayı sevgi duymuştur, Mihail böylece birinci sorunun cevabını ‘sevgi’ olarak bulmuştur. İkinci kez güldüğünde hırçın beyin arkasında ölüm meleğini görmüştür ve beyin öleceğini anlamıştır ama bey çizmeyi yaptırırken bir senenin hesabını yapmıştır, Mihail böylece ikinci sorunun cevabını da bulmuştur, insana ‘neye ihtiyacının olduğunu bilme yetisi verilmemiştir.’ Üçüncü kez güldüğünde üçüncü sorunun cevabını bulmuştur, ikiz bebeklerin ’annesiz ve babasız büyüyebileceği’ cevabına ulaşmıştır. Mihail; parlar, kanatlanır, uçar, gider.
KIVILCIMI SÖNDÜRMEYEN ATEŞİ ZAPT EDEMEZ
İvan Şçerbakov, karısı, üç oğluyla beraber yaşamaktadır. Maddi durumları iyidir, hepsi çalışkandır, bir tek yaşlı dede çalışmamaktadır. Yan komşuları Gordey İvanov’ın oğlu Topal Gavrila ile düşmanlıkları vardır. Gordey sağken İvan’ın babasıyla ahbaplıkları çok iyidir ama işleri gençler devalınca sıkıntılar çıkmıştır.
İvan’ın gelininin tavuğu Gordeygilin bahçesine yumurtlayınca gelin yumurtayı istemeye gider, orada tartışma çıkar. Gelinler, daha sonra kaynanalar, daha sonra erkekler derken kavga büyür. İvan herkesi savurur, Gavrilo’nın sakalını yolar. İki tarafta birbirini şikâyet eder, mahkemelik olurlar. Böylece düşmanlıkları katlanır; iftiralar, hakaretler havada uçar. Böylece altı yıl geçer. Bir tek İvan’ın ihtiyar babası karışmaz bu işlere.
Gavrilo İvan’ın gelinine yumruk atar, değnek cezası alır. Gavrilo kırk dokuz yaşındadır, ilk defa dayak yiyecektir ve çok öfkelidir.
İhtiyar düşmanlıkları bitirmesi için İvan’la konuşur, durumların gittikçe kötüleşeceğini söyler, çeşitli öğütlerde bulunur, İvan’ın kalbi yumuşar. İvan tam davaları geri çekmeye karar vermişken kadınlar gelir ve kulaktan dolma bilgilerle İvan’ı kışkırtırlar böylece İvan davaları geri çekmekten vazgeçer.
Mahkeme günü Gavrilo İvan’a evini yakacağım der. Akşam olunca İvan bahçede sesler duyar. İvan bahçeye çıkıp evin etrafını gezer. Gavrilo’nun evi yaktığını ve kaçtığını görür. İvan Gavrilo’yu yakalar ama Gavrilo odunla İvan’a vurarak onu bayıltır. İvan uyandığında evinin ateşler içinde olduğunu görür, rüzgârın etkisiyle Gavrilo’nun evi de yanmaya başlamıştır derken alevler köyün yarını sarmıştır.
İvan’ın babası yanmamış evlerden birinde ölüm döşeğinde yatmaktadır. Babası İvan’dan Gavrilo’yu ele vermemesini ister, düşmanlığın bitmesini istemektedir. İvan babasının sözünü dinler. Köy yeniden kurulur, kimse yangını Gavrilo’dan bilmez. İvan ve Gavrilo evlerini yine yan yana yaparlar, düşmanlıkları biter.
MUM
Bir beyin çiftliği vardır, köylüler bey için angarya çalışmaktadır, beyin toprakları çok fazladır. Bey başka bir çiftliğindeki uşağı getirip köylüye kâhya yapar. Kâhyanın adı Mihail Semyoniç’tir. Kâhya köylülerin tepesine biner, tuğla fabrikası kurar ve tüm köylüleri orada çalıştırır. Köylüler kâhyayı beye şikâyet eder ama bey kâhyayı kovmaz. Kâhyaya yakın köylülerden biri şikâyet meselsini kâhyaya anlatır. Kâhyanın köylüye eziyeti, dayağı çok fazladır, birkaç köylüyü öldürmüştür.
Köylülerin cesurları bir araya gelip kâhyayı öldürmek hakkında konuşurlar. Grubun başını Vasili Minayev çekmektedir nedeni çok kırbaç yemesidir ve karısının zorla kâhyaya aşçı yapılmasıdır. Grup cesaret edemez, ardından bir kez daha toplanırlar. Bu sefer Pyotr da katılmıştır. Miheyev sabırlı olmaları gerektiğini, öldürmenin günah olduğunu söyler. Köylüler öldürelim-öldürmeyelim diye ikiye bölünür.
Kâhya muhtarı tembihlemiştir, arkasından ne konuşulsa muhtar hemen kâhyaya anlatacaktır. Muhtar konuşulan her şeyi anlatır. Muhtar Pytr’ın şu sözünü de kâhyaya söyler: “Dünyada barış, insanda iyilik olmalı.”. bu sözü duyan kâhyanın aklı başına gelir, atına binip köye gitmeye karar verir. Atta dengesini kaybedip kazığa çakılır ve ölür.
KIZLAR BÜYÜKLERDEN AKILLIYMIŞ
Paskalya Bayramı gelir. Ayinden sonra iki küçük kız bir su birikintisinin başına gelir. Büyük kızın adı Akulyuska, küçük kızın adı Malaksya’dır. Küçük kız birden suya atlar, ikisinin de bayramlık kıyafetleri çamur olur. Büyük kız küçük kızı kovalamaya başlar. Büyüğün annesi durumu görünce küçük kızı tokatlar. Küçük kızın annesi gelir ve kavga çıkar. Kavga büyür, babalar, akrabalar birbirine girer.
Mahalle kavga ederken çocuklar olanları unutup tekrar oyun oynamaya başlar. Durumu gören büyük kızın ninesi araya girer, kendilerine gelmelerini söyler, kavga etme nedenleri olan çocukların her şeyi unuttuğunu söyler. Kalabalık dağılır.
İNSANA ÇOK TOPRAK GEREKİR Mİ?
Pahom toprak sahibi olur, komşularının hayvanları ekinlerine zarar verince mahkemeye gider ve komşuları ceza alır. Ardından birkaç olay daha yaşanır ve Pahom’un komşularıyla arası açılır.
Pahom evini, tarlasını, neyi varsa atıp başka yere taşınır. Pahom gittiği yerde daha da zenginleşir, topraklarına sığmaz olur. Toprak kiralayarak servetine servet katar. Buradaki mallarını da satıp başka yere taşınır.
Taşındığı yerde toprak gün hesabı satılmaktadır. Gün doğumundan gün batımına kadar ne kadar yer çevirirse o kadar yer Pahom’un olacaktır. Ama gün batmadan başladığı yere dönmesi gerekmektedir yoksa hem parası gidecektir hem de toprak alamayacaktır. Pahom kabul eder. Gün doğumunda yürümeye başlar, Pahom, gözü doymaz gittikçe gider. Güneşin batmasına az kalır, koşmaya başlar, hiç ara vermeden. Başlangıç noktasına ulaştığında yere yığılır, ağzından kan gelir, ölür.
İLYAS
İlyas evlendikten bir sene sonra babası ölür, pek bir mal kalmaz. İlyas otuz beş sene çalışır, çabalar, didinir, büyük bir servet sahibi olur. Misafirperverdir, geleni geri çevirmez, etraflarındakiler aileye imrenir. İlyas’ın bir oğlu, iki kızı vardır. Aile fakirken evlerinde birlik, beraberlik vardır ama zenginleştikçe oğullar şımarır. Büyük oğlu bir kavgada öldürülür, küçük oğul başına buyruk davranmaya başlar, kafasına göre evlenir, İlyas mecburen oğlunu kendinden uzaklaştırır.
İlyas’ın sürüsüne hastalık girer, koyunları ölür. Kuraklık olur, hayvanlar açlıktan ölür. At sürüleri çalınır. İlyas yetmiş yaşına geldiğinde hiçbir şeyi kalmaz. Kızı da ölür. Oğlu uzak bir yerdedir. Komşuları Muhammed İlyas’a ve eşine acıyıp çifti evine alır, çift orada yaşamaya başlar. İlyas ve karısı hizmetçilik yaparlar.
Bir gün Muhammed’in akrabaları gelir. İlyas hakkında konuşurlar. Misafir hayatlarını sorar. İlyas karısının anlatmasını ister. Karısı; çok mutlu olduklarını, önceden bu kadar mutlu olmadıklarını, zengin oldukları zaman kendilerine vakit ayıramadıklarını, şimdi birbirlerine vakit ayırdıklarını söyler.
2. ALINTILAR
“Biz kardeşleri sevdiğimiz için ölümden yaşama geçtiğimizi biliyoruz. Sevmeyen ölümde kalır.” (s. 1),
“Ekmek pahalı, emek ucuzdu.” (s. 2)
"Bir kadehçik içtim, tüm damarlarım açıldı. Gocuğa gerek yok. Derdi tasayı da unuttum, yoluma gidiyorum. İşte böyle bir adamım ben! Ne diye takayım kafama? (s. 3)
“Biz her şeyimizi veriyoruz da neden hiç kimse bize bir şey vermiyor?” (s. 12)
"Tanrı’nın ilk kelamını hatırladım: ‘İnsanda ne var öğren?’ İnsanda sevgi olduğunu anlamıştım.” (s. 25)
“İnsana neye ihtiyacı olduğu yetisi verilmemiştir.” (s. 26)
“Her insanın kendisi için kaygılanarak değil, sevgiyle yaşadığını öğrendim.” (s. 26)
“Kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez.” (s. 29)
“… kin tutmamak iyidir. Kötülük eden kötülük bulur.” (s. 34)
“O daha kötüymüş! Kötülük eden bir o olsaydı, ortada kötülük kalmazdı. İki insan arasındaki kötülük sadece birinden mi çıkar? Kötülük iki taraflıdır.” (s. 37)
“Başkasının bir günahını örtersen, Tanrı senin iki günahını örter.” (s. 46)
“… talih tekerlek gibi dönüyor. Bazısını yükseltirken bazısını düşürüyor.” (s. 83)
3. BİLGİLER
Müjik: Rus köylüsü
Kvas: çavdar ekmeğinin mayalanmasıyla yapılan içecek
Söve: kapı, pencere kasası; eşik
Hamut: atları arabaya koşarken boğazlarına geçirilen halka
Pomeşcik: Çarlık Rusya’sında büyük toprak sahiplerine verilen isim
4. KAYNAK
TOLSTOY, L.N. (2019). İnsan Neyle Yaşar?. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 20. Basım. (Çeviren: Koray KARASULU)
Görsel: L.N. Tolstoy - Wikipedia - Bağlantı