1. ÖZET
Hızır Aleyhisselâm'ın babası Milkân’dır, annesi Elhâ’dır. Hızır Aleyhisselâm doğduğunda her yer yeşillenmiştir.
Acem ve Rum diyarının maliki Zülkarneyn Aleyhisselâm ve kendini ilime, bilime adamış hocası Eflatun vardır. Allah (c.c.) Zülkarneyn Aleyhisselâm'a görev verir, yeryüzündeki ümmetlere gitmesini ister. Zülkarneyn korkunca Allah (c.c.) Zülkarneyn’e üstün özellikler verir. Zülkarneyn, hocası Eflatun’a konuyu anlatır. Eflatun bulunması, bilinmesi zor Karanlıklar Çeşmesinden bahseder. Zülkarneyn çeşmeyi bulursa dünyayı yönetme sırrına vakıf olacaktır ve ölümsüz olacaktır. Eflatun çeşmenin iki denizin birleştiği yerde, Mecmâü’l-Bahreyn’de olduğunu söyler. Âb-ı Hayat ırmağı da denir. Eflatun Zülkarneyn’e büyük bir gemi yapıp yola çıkmasını söyler.
Görsel: Buhara Kitap - Bağlantı
Biri büyük, biri küçük iki gemi yapılır. Zülkarneyn’in veziri Hızır Aleyhisselâm ve kardeşi İlyas Aleyhisselâm da yolculuğa katılır. Hızır ve İlyas Aleyhisselâm küçük gemiyle önden yola çıkar.
Ardından Zülkarneyn Aleyhisselam yola çıkar. Yolda aydan yardım ister. Ay, sırrın Fatiha ve Yasin’de olduğunu, bu sureleri Hz. Muhammed gelmeden öğrenemeyeceğini söyler. Hızır ve İlyas Aleyhisselam Âb-ı Hayat’ı bulduğunda Hazreti Muhammed’in yanına gidip Fatiha ve Yasin’in nurunu öğrenmişlerdir.
Gemiler yolda giderken fırtına gemileri birbirinden ayırır. Aylar geçer. Molalar vererek yollarına ayrı olarak devam ederler. Çeşitli kıyılarda durup dinlenirler.
Zülkarneyn Aleyhisselâm'ın bulunduğu gemi bir kıyıya yanaşır. Halkla kaynaşırlar. Yerleşim yerini gezerler. Değerli taşların olduğu mağaraya gelirler. Zülkarneyn ve yanındakiler değerli taşlardan alır. O anda Hızır Zülkarneyn’in karşısında belirir. Zülkarneyn’e ne için yola çıktığını sorar. Eflatun da darılır. Zülkarneyn pişman olur, üzülür.
Hızır ve İlyas fırtınadan korunmak için bir adaya yanaşırlar. Adada kimsede yoktur. Adada çok güzel bir su akmaktadır. Hızır ve İlyas akan sudan abdest alır. İkisi de sudan etkilenir, dinçleşir, yorgunlukları gider, huzurla dolar. Yiyecekleri cansız balığın üzerine sudan damlatırlar. Balık canlanır, denize gider, suda kaybolur.
Hızır ve İlyas Aleyhisselam Âb-ı Hayat ırmağını, Karanlıklar Çeşmesini bulmuşlarıdır. Irmakta yıkanırlar. İkili durumu Zülkarneyn’e bildirmeye karar verir. O anda kudretli bir ses işitirler. Ses suyun Zülkarneyn’e bildirilmesinin yasak olduğunu söyler. Zülkarneyn’in bulamamasının nedeni güneşten, aydan yardım istemesidir.
Hızır ve İlyas Aleyhisselâm yolarını ayırma kararı alır. Hızır Aleyhisselâm denizde, İlyas Aleyhisselâm karada yollarına devam edecektir.
Musa Aleyhisselâm, bir gün sohbetinde gelen soru üzerine yeryüzünde kendinden daha bilge kimse olmadığını söyler. Allah (c.c.) öyle birinin olduğunun haberini gönderir. Musa Aleyhisselâm, o bilgeye ulaşmak için Allah’a yalvarır. O bilge Hızır Aleyhisselâmdır.
Cebrail Hızır’ın iki denizin birleştiği yerde olduğunu söyler. Musa ve yaveri Yuşa yola koyulur. Dinlenmek için bir yerde dururlar. Musa Aleyhisselâm uyurken Yuşa yakındaki ırmaktan abdest alır. Yuşa abdest aldıktan sonra abdest suyu yarısı kesik balığa damlar. Balık canlanır, denize kadar gider, suda kaybolur. Musa Aleyhisselâm durumu öğrenince doğru yerde olduklarını anlar.
Uzun süre Hızır Aleyhisselâm'ı beklerler ama gelmez. Musa Aleyhisselâm Yuşa’yı geri gönderir, tek başına beklemeye başlar. Yuşa gidince canlanan balık Musa Aleyhisselâm'a görülür. Musa Aleyhisselâm balığın üstüne biner, Hızır Aleyhisselâm'ın olduğu yere giderler. İkili buluşur.
Hızır Aleyhisselâm Musa Aleyhisselâm'a yanında bulunmasına sabredemeyeceğini söyler. Musa sabrederim der. Hızır yaptığım işlerin hikmetini hemen değil, daha sonra öğrenirsin der. Musa ısrarcı olunca Hızır bir şartla kabul eder. Şartı Musa Aleyhisselâm'ın yapılan bir işin nedenini sormamasıdır.
Günler geçer, ikili vakit geçirir, yolculuk yapar. Gemiye binmeye karar verir Hızır Aleyhisselâm. Kıyıya altı civarı gemi gelir ama Hızır Aleyhisselâm hiçbirine binmez. Gece orada uyurlar. Sabah bir gemiye binerler.
Gemiye binmeden önce Hızır ve Musa’nın pişirip yiyemediği balık gemide yiyecek olarak önlerine gelir. Gemi görevlilerinden biri kıyıda kimseyi göremeyince balığı aldığını söyler.
Hızır Aleyhisselâm yeni geminin bir tahtasını söküp başka bir tahtayla yama yapar. Musa Aleyhisselam anlam veremez, nedenini sorar, Hızır Aleyhisselâm ilk baştaki şartını hatırlatır.
Gemiden inerler. Yolculuğa devam ederler. Paraları bitince çalışıp yola devam ederler. Yolda kendilerine saldıran parsları öldürürler. Parsların koruyucularına esir düşerler. Köle pazarına götürülürler.
Köle pazarında hallerine acıyan Meryem-Yahya çifti ikiliyi alır. Aile Hızır ve Musa’ya köle gibi davranmaz ve çevreye Hızır ve Musa’nın akrabaları olduklarını söyler. Aylarca beraber yaşarlar. Çiftin çocukları Yafes özellikle Hızır Aleyhisselâm'ı çok sever.
Hızır ve Musa Aleyhisselâm evden ayrılır. Hızır Aleyhisselâm dışarıda oyun oynayan Yafes’in kafasına taşla vura vura Yafes’i öldürür. Musa Aleyhisselâm çok kötü olur. Hızır’a bu yaptığının nedenini sorar. Hızır ilk baştaki şartını hatırlatır.
Bir şehre girerler. Halk ikiliyi hor görür. İkili yıkılmak üzere olan bir duvarı onarırlar. Şehirde gezerken muhafızlar onları şehirden atmak ister. Halk taş atmaya başlar. Canlarını zor kurtarırlar. Musa Aleyhisselâm duvarı neden onardıklarını sorar.
Hızır Aleyhisselâm Musa Aleyhisselâm'la yollarının ayrılma vaktinin geldiğini söyler. Çünkü bu soru Musa Aleyhisselâm'ın sorduğu üçüncü sorudur.
Hızır Aleyhisselâm yaptıklarının hikmetini anlatmaya başlar. Hızır Aleyhisselâm gemiyi yıpratmasının nedeninin korsanların gemiyi yeni görüp ele geçirmesini engellemek olduğunu, Yafes’i ileride fesat ve bozguncu olacağı için öldürdüğünü söyler. Duvarı hasarlı kulübede bir ihtiyar adam ve iki yetim çocuk olduğunu, eğer duvarı yapmasalar gelecek ustanın duvarın altındaki defineyi bulacağını, duvarı yaparak definenin ileride iki yetim çocuk tarafından bulunacağını söyler.
Musa ve Hızır Aleyhisselâm vedalaşırlar.
2. ALINTILAR
“Hızır Aleyhisselâmın asıl isimi Belyan bin Milkân’dır. Her uğradığı yerde veya namaz kıldığı sahada yeşil otlar vücuda geldiği için kendisine Hızır denilmiştir.” (s. 7)
"Eflatun bir gün Zülkarneyn Aleyhisselâma şöyle söyledi: Karanlıklar Ülkesinde bir çeşme vardır. Bulunması, bilinmesi çok zordur. Her kula nasip olmaz. Ama çeşmeyi bulursan ölümsüz olursun. O çeşmenin adı Karanlıklar Çeşmesi’dir.” (s. 9)
“Gerçek her zaman telaşlı ve sabırsız, hayaller ise çıkmaz sokaklarla dolu…” (s. 16)
“Ay (kamer) onlara şu cevabı verdi: Fatiha-ı Şerif ve Yasîn-i Şerif Allahu Teâlâ’nın beni ve âlemde gördüğünüz her şeyi uğruna yarattığı ahir zaman nebîsi Muhammed Mustafa sallallâhu te’âlâ aleyhi ve sellem’e nâzil olacak kitap olan Kur’an-ı Kerim’deki sûrelerdir.” (s. 30)
“İnsan imkânsızın peşindeyse acayip bir şey oluyor.” (s. 39)
“Dört nesne tedbirsizliğe delâlet eder: birincisi ahmaklara danışmak, ikincisi olur olmaz yere mal harcamak, üçüncüsü dervişlerle öğütleşmemek ve sonuncusu zamanında ibret almamaktır.” (s. 43)
“… ne kadar akıllı olursan ol, tecrübe etmişlerden sor.” (s. 47)
“İlimler ve bilgiler sonsuzdur. Hepsini herhangi bir insanın tamamen bilmesi mümkün değildir.” (s. 76)
“İnsan mutlu olmadığı yere gelmez. Huzurlu olmadığı yerde yemek yemez.” (s. 85)
“Zorluk olmadan kolaylık da yok.” (s. 123)
“Ya Musa! Korku güzel bir şeydir. İnsanı kötülüklerden korur. Kati hissedilen korku daha da güzeldir. İnsanın uykusunu kaçırır. Kötü hayal kurmasını engeller.” (s. 130)
3. BİLGİLER
Remz: sembol, bir kelimenin zihinde oluşturduğu ilk görüntü ve çağrışım
Raks etmek: dans etmek
Cihet: yan, yön
Mülaki olmak: bir araya gelmek, görüşmek, vakit geçirmek
Murakabe: denetleme, denetim, tanrıya bağlanarak çile doldurmak
Taam: yemek, yiyecek
Zülkarneyn Aleyhisselâm Mekke-i Mükerreme’ye gidip İbrahim (a.s.)’ı ziyaret etti. Birbirlerini görünce sarmaş dolaş oldular. Böylece şimdi sünnet olarak bildiğimiz bugünkü sarılma ilk İbrahim (a.s.) ile Zülkarneyn (a.s.) arasından gerçekleşmişti. (s. 48)
İktifa: yetinme
4. KAYNAK
TOKER, Ali (2020). Hızır Aleyhisselâm (Karanlıklar Çeşmesi). İstanbul: Buhara Yayınları.
Görsel: Ali Toker - 1000Kitap - Bağlantı