1. ÖZET
ANNEANNEMİN SON ÖLÜMÜ
Beş yaşındaki çocuk seksen dört yaşındaki anneannesiyle yaşar, anne ve babasını üç yıl önce trafik kazasında kaybetmiştir. Anneanne torun yakın arkadaş gibi hayatlarına devam ederler. Anneanne hastalanır. Torunun sevmediği kuzeni anneannelerinin öldüğünü söyler. Torun kaçar. Polisler bulur, teyze karakola gelir. Anneannenin ölmediğini söyler. Hastaneye giderler. Anneanne torununu ölen eşi zanneder.
ZANNETTİĞİN GİBİ DEĞİL
Serhat’ın kardeşi, abisinin telefonunu alıp abisinin sevgilisi Nilüfer’e mesaj atarak bara davet eder. Nilüfer, Serhat’ı beklerken kardeşi gelir. Kardeş, Nilüfer’e sarkıntılık eder, Nilüfer kendisini korur. Kardeş on dört
Görsel: İletişim - Bağlantı
yaşında, Nilüfer yirmi beş yaşındadır. Kardeşin psikolojik sıkıntıları vardır. Abisini sevmez. Babasını ve korumalarını otopark mafyasının kamyonun altına alarak öldürdüğünü anlatır ama babası ve durakta bekleyen üç yolcu freni boşalan kamyonun altında kalmıştır.
KORHAN AĞBİ’NİN KARDEŞİ
Yedinci sınıf öğrencilerinin oluşturduğu grup mahallede futbol maçları yaparlar. Korhan’ın kız kardeşi Aycan, her seferinde gelip maçı izler. Aycan’ın yaşından dolayı göğüsleri yeni yeni belirginleşiyordur. Erhan Aycan’ın göğüslerine dokunmak ister. Arkadaşından ricada bulunur, kızı kazan dairesine çağırmasını ister. Arkadaşı ilk başta kabul etmez. Erhan arkadaşından uzaklaşır. Yalnız kalan arkadaşı mecburen çağırır. Erhan Aycan’ın memelerine dokunur, dudağından öpmek isterken Aycan şokla kalkar gider. Erhan ve arkadaşı Aycan’ın durumu Korhan’a anlatmasından korkarlar ama Aycan abisine bir şey söylemez. Aradan biraz zaman geçince babasının işi sebebiyle mahalleden ayrılırlar.
DENİZİN ÇAĞRISI
Korkmaz ailesi tatil için adaya gider. Ailenin tek çocuğu sekiz yaşındaki Osman’dır. Osman adada Sedef’le tanışır. Beraber suya girerler, kumdan kale yaparlar, vakit geçirirler. Tatil biter, ayrılırlar. Osman Sedef’i daha göremez, ara sıra hatırlar.
CAHİDE
Mahallede yirmi bir yaşında Cahide isimli bir genç kız vardır. On, on bir yaşlarındaki yedi sekiz kişilik grubun tamamı Cahide’ye âşıktır. Pazar poşetlerini taşımak için yarışırlar, sohbet etmek için yarışırlar… Çocuklardan birine Cahide’ye koşarken araba çarpar, kolu kırılır. Çocuğun babası sürücüyü döver. Mahallede Cahide’nin adı orospuya çıkar. Çocukların hayalleri de seviye atlar. Parasını veririz, bize de verir muhabbeti yapmaya başlarlar. Cahide’nin adı daha fazla yayılmadan ailesi Cahide’yi evlendirir.
ÜST KATTAKİ TERÖRİST
Nurettin beş yaşındayken yirmi yaşındaki abisi şehit olur. Aradan beş yıl geçer. Evlerinin üst katına üniversiteli genç Semih taşınır. Saçından sakalından dolayı mahalleli Semih'in terörist olduğunu düşünür.
Nurettin abisinin intikamını almak için Semih’i öldürme planları yapar. Babasından silahını ister, babası vermez. Annesinin bileziklerini gizlice bozdurup silah almaya gider ama yaşı yetmez. Ülkü ocakları başkanına gider, durumu anlatır, başkan Semih’i dövdürür. Nurettin tatmin olmaz ve Semih'i öldürmek için bayıltıp bıçaklamaya karar verir.
Nurettin üst kata, Semih'in yanına çıkmaya başlar. Sohbetler, film izlemeler… Nurettin fırsat kollar. Semih’in kız arkadaşları, okuldan arkadaşları gelip gider. Zamanla Nurettin onlarla kaynaşır hatta Semih ve arkadaşlarıyla birlikte YÖK’e eyleme katılır. Çevik kuvvetin gazabına uğrar. Babası durumu öğrenir, Nurettin'e kızar.
Semih okuldan uzaklaştırma alınca evden çıkıp memleketine gider. Nurettin Semih’i özler.
ALÇAKGÖNÜLLÜ ARZULAR
On üç yaşındaki sekizinci sınıf öğrencisinin ilk dönemde İngilizce notu düşüktür. Ailesi Amerikan Koleji’nde okuyan Gizem isimli bir öğrenci bulur. Çocuk Gizem'den özel ders almaya başlar. Çocuk ilgisini hocası Gizem’den alamaz.
İkinci dönemin ilk sınavında çocuk sınavı yapabilecekken Gizem’e başarı duygusunu yaşatmamak için yapmaz. Gizem durumu az çok anlar. Çocuk daha fazla dayanamayıp Gizem’i dudağından öper. Gizem olaydan sonra daha derse gelmez. Çocuğun ailesi Gizem'i arayıp tekrar gelmesini ister ama Gizem sınavları olduğunu söyleyip gelmez.
Çocuk çiçek alıp Gizem’in fakültesine gider, Gizem’in yurtdışına gideceğini öğrenir.
KİMİ SEVSEM ÇIKMAZI
On yedi yaşındaki Nurullah Bülent Berke’nin babasının tüpçü dükkânı vardır. Berke dükkânda telefonlara bakar. Berke lisedeki edebiyat öğretmenine, öğretmenin büyük kızı Hande’ye ve Hande’nin kız kardeşine ayrı ayrı ilgisi vardır.
Hande Samet’le takılır. Hande’nin kardeşi Berke’nin ablasını sevdiğini bildiğinden durumlarını anlatır. Berke bir gün Samet’le Hande’yi yatak odasında basar. Kardeş Samet’in kendisini defalarca öptüğünü, Samet’i sevdiğini söyler. Hande çok şaşırır.
2. ALINTILAR
“Acılar hatıralaşınca güzelleşir.” Cemil Meriç (s. 5)
“… onları özledim mi? Daha çok geceleri.” (s. 10)
“Çıplak gerçekler kimi tatmin edebilir ki?” (s. 10)
“Genellikle muhafazakâr bir insanımdır ama komünizm heyecanını da her zaman yaşamak istemişimdir.” (s. 12)
"Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı.” (s. 15)
“Sen ölürsen ben yapayalnız kalırım. Ve biliyorsun yalnızlık berbat bir şey. Lütfen ölme! Biz muhteşem bir ikiliyiz. Ölmeyeceksin değil mi?” (s. 23)
“Bu gezegende benim masamda oturup da hesap ödeyen kadın yaşamıyor. Ödedim diyen varsa gelsin! Yüzleşelim!” (s. 29)
“-Öğretmen zararlı olmasın dedi. -Kitabın zararlısı mı olur? -Bilmiyorum işte, zararlı olmayacakmış. -Onun gibi öğretmenin ta amına koyayım.” (s. 46)
“Bu dünyada bir sürü terslik var. Sen bunları kafana takma.” (s. 49)
“…kimseyle yapamazdım. Yalnızlığa mahkûmdum.” (s. 50)
"Sokaklarda gezip havanın kararmasını bekledim.” (s. 55)
“Bir gün öleceksin ve hayat devam edecek. Dedem ölmüş ama babam yaşamaya devam etmiş örneğin. Bu da yazılı olmayan kanunlardan biri.” (s. 67)
“Sekiz yaşında olmak berbat bir şey, bir şeyi kabul ettirmek için ille ağlamak mı gerekiyor, yırtınmak mı gerekiyor? İnsan gibi isteyince niye açmıyorsunuz valizi? Ayrıca herkes kararsızlık yaşar?” (s. 68)
"… kafası karışık, duygusal tiplerden biri işte…” (s. 71)
“Babama ‘Bir fırt versene şu biradan.’ dedim. ‘Moralim bozuldu şimdi çok pis.’ Annem dehşetle baktı. Babam gülümsedi, birayı uzattı. Tam kafama dikecekken annem yekinip kalktı, aldı şişeyi elimden.” (s. 74)
“Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete.” (s. 78)
“Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.” (s. 78)
“Türk’e silah çekmek intihar demektir.” (s. 93)
“… odama gittim. Biraz müzik dinledim, gökyüzüne baktım. Ne yapıyoruz bu gezegende diye düşündüm, bütün bu saçmalıklar ve bütün bu acılar neden.” (s. 113)
“… 23 Temmuz 2002…” (s. 122) -Yörüngesiz.com editörünün doğum günü :) -
“Okudukların yaşadıklarını değiştirir, değiştirmese bile farklı bir gözle görmeni sağlar.” (s. 125)
“İntihar etsem ne çıkar. Öldürdünüz zaten beni, yaşatmadan öldürdünüz.” (s. 137)
“Alkollüyken bütün iletişim araçlarından uzak duracağıma yemin ettim.” (s. 138)
“Bu aşk seni delirtti mi?” (s. 138)
"Giderdim dostlar! İnandığım birtakım değerler olmasaydı giderdim çoktan. Ama dehşetin dibindeyken, bütün dünya bana sırtını dönmüşken, beni hâlâ ayakta tutan şeyler var çok şükür.” (s. 142)
3. SÖZLÜK
Plasebo etkisi: insanların isterlerse kendilerini iyileştirebilme gücü
Kopil: gayrimüslim çocuk, genç; yeni yetme
Maaile: bütün ev halkı birlikte, ailecek
4. KAYNAK
SERBES, Emrah (2017). Erken Kaybedenler. İstanbul: İletişim Yayınları. 23. Basım.
Görsel: Emrah Serbes - Wikipedia - Bağlantı