BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE (ORHAN KEMAL) KİTAP ÖZETİ, ALINTILARI:
1.ÖZET
Orta Anadolu'nun Ç. Köyünden İflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali çalışmak için Çukurova’ya gider. Yusuf önceden de Çukurova’ya gittiği için diğer iki tanıdığına önderlik eder. Hasan köyde karısını bırakmıştır.
Üçlü tren garından trene binip yolculuğa başlar, hemşerilerinin fabrikasında çalışmayı planlarlar. Ama fabrika sahibi üçlüyü tanımamaktadır. Yolda Yunus ve Veli’yle sohbet ederler; şehirden, köyden, gelişmişlikten… Adana’da trenden inerler.
Görsel: Everest - Bağlantı
Üç arkadaş hemşerilerinin pamuk işleme fabrikasını sora sora bulup, fabrikaya gider. Kapıdaki güvenlik üç arkadaşı içeri almaz, fabrika sahibiyle görüşmelerine izin vermez. Ertesi gün Yusuf fabrika sahibi fabrikaya giderken arabasının önüne atlar ve fabrika sahibi arabadan iner. Yusuf fabrika sahibinin ayaklarına kapanır, kendini acındırır, iş ister. Fabrika sahibi ırgatbaşını çağırtıp üçlüyü işe aldığını söyler, çırçır bölümünde çalışacaklardır.
Çırçır bölümünde pamuk tohumundan ayrılır. Bölümün ırgatbaşı üç arkadaşı da haraca bağlar. Hepsinin alacağı paradan kendisine pay alacaktır. Yusuf kirli koza bölümünde, Hasan su koza bölümünde, Ali güçlü, kuvvetli göründüğünden kırma makinesinde işe başlar.
İşler Ç.lilere ağır gelir. Çalışmaktan harap olurlar. Paydos vakti gelir. Fabrikaya yakın eski ahıra, işçilerin evine giderler. Ahırda sekiz köylü daha vardır. Ahır Köse Topal’ındır, o da orada kalır. Geçimini orada kalanlardan aldığı kirayla sağlar. Köse Topal abdestli namazlı birisidir ama çok kârcı ve acımasız bir insandır.
On beş gün geçer. Hasan hastalanır. Nefes alamaz, sancıdan kıvranır. Hasan fabrikaya gidemeyince yerine başkası alınır. İki hemşerisi Hasan’ı umursamazlar. Yemeklerine davet etmezler.
Irgatbaşı, Ali ve Yusuf’tan haraç alır. İkili fabrika sahibine gider ama odacısı ikiliyi içeri almaz. İkili haraç meselesini odacıya anlatır, odacı ilgileneceğini söyler. Odacı ırgatbaşıyla konuşur. Aldığın paraya beni ortak etmezsen seni patrona söylerim der. Ali ve Yusuf’u artık ikisi beraber sömürecektir.
Laz taşeron Rıza inşaatında çalıştıracak adam aramaktadır. Yusuf ve Ali gitmek gitmemek arasında karar veremez. Ağalarıyla son bir kez görüşmeye karar verirler.
Hasan iyileşemez. Köyde karısı ve kızı vardır. Ortada kalır. Yusuf ve Ali ilgilenemez. Köse Topal da bakmak istemez. Aybaşında kira alamayacağını düşünür. Hasan kızına aldığı tarak ve tokayı Yusuf’a verir. Köye gidince kızına vermesini ister. Köse Hasan’a para karşılığı gripin ve çay verir.
Irgatbaşı Yusuf’a tokat atar. İkili patrona giderken odacı ikiliyi kapıdaki güvenliğe dışarı attırır, daha içeri alma der.
İkili Karadenizli Müteahhit Rıza’nın yanına giderler. Yusuf temel kazma işine, Ali kireç söndürme işine alınır. Amele çavuşu ikiliden avanta ister.
Hidayet’in oğlu Topal Molla’nın hemşerisidir. Topal’ın paralarına göz koymuştur. Hasan’a yardımcı olur, yemek yedirir, onu tuvalete götürür.
Ali inşaatta Ömer Zorlu ile tanışır. Ömer kumarbazdır, evlidir, karısı Fatma on altı yaşındadır, inşattadır. Ali’nin gözü Fatma’da kalır. Fatma Ömer’e kaçtığı için pişmandır. Fatma amele çavuşuyla da aşk yaşamaktadır. Ömer Fatma’ya kızar, çavuştan uzak durmasını ister.
Şantiye şoförünün karısı Hayriye vardır. Hayriye de Laz taşeronla aşk yaşamaktadır.
Ali Fatma’yı düşünmeden edemez. Yusuf kendine gel der ama Ali sevdalanmıştır bir kere.
Yusuf zaman geçtikçe başka işler de yapar, Kılıç Usta’nın yanında profesyonelleşir, duvar usta olur. Kılıç usta taşeronla bozuşup işten ayrılır. Yusuf onun yerine geçer.
Ali kazandığını Fatma’ya, Ömer’e yedirmeye başlar. Ali Ömer ve Fatma’nın evinde kalmaya başlar. Fatma para koparmak için Laz taşeronla da düşüp kalkmaktadır. Fatma Ali’ye daha fazla engel olamaz, ikili ilişkiye girer.
Hidayet’in oğlu Yusuf’un yanına gelir. Topal Molla’yı para için boğduğunu boğduğunu ve Hasan’ın da öldüğünü söyler. Yusuf’tan para ve iş ister, Yusuf ikisini de veremez.
Ali çalışmadığı için işten atılır, Fatma’yı kaçırır, yeni bir iş bulur. Fatma çiftlik işlerine bakar, Ali ise ırgatlık yapar. Hidayet’in oğlu çiftlikte ikilinin evli olmadığını yayar. Kâtip Bilal Fatma’ya vurgundur. Birlikte olmak ister, işten atmakla tehdit eder. Fatma çiftlikte kalıcı olarak kalmayı garantileyince Bilal’a kendini bırakır.
Aptal Kızı denen bir kız vardır. Bilal kızı Ali’ye yönlendirir. Ali Aptal Kızı ile ilişkiye girer.
Bilal Ali’yi patoza, harmana gönderir. Fatma’nın orada yapacak bir işi olmadığını söyler. İkilinin arasını açar.
Fatma sıtma olur. Tanımadığı adamlar yardım eder kıza. Fatma yardım edenlerden birisiyle gider.
Ali ve Hidayet’in oğlu işe girer. Burada ırgatbaşının geneleve düşmüş kızına âşık olur ve Fatma’yı unutur. Kızı alıp köyüne götürmeyi hayaller.
Fatma’nın kocası Ömer, işten kovulan şoförün karısını kaçırır.
Ali önceki işinden sonra bir çiftlikte iş bulur. Patronun kandırmasıyla daha çok çalışır. Zayıflar. Geceleri de çalışmaya başlar. İş kazası geçirir. Kullandığı tarım makinesine ayaklarını kaptırır. Orada kan kaybından ölür.
Yusuf parasını kazanır. Köyüne döner. Arkadaşlarının hayallerini, isteklerini unutmaz. Hasan’ın kızına tarak ve tokasını götürür, Ali’nin annesine de gaz ocağını götürür. Hasan ve Ali’nin ölüm haberlerini verir.
Yusuf bir meslek sahibi olduğu için mutludur.
2. ALINTILAR
“Bir ara ‘İnsan dediğin bir kanatsız kuşmuş.’ dedi.” (s. 15)
“Sabredenin koyununu kurt yemezmiş.” (s. 47)
“Bir türlü beğenemiyordu Sivas’ı. Doğru, Sivas Çukurova değil, değildi ama Sivas da bir Sivas’tı. Görmeyen, bilmeyen ne bilirdi?” (s.90)
"Ölüm Allah’ın emriydi. Allah emretmeden kuş kanadını oynatamaz, karınca adımını atamazdı.” (s. 99)
“Çoğunlukla yaya düşülür yollara. Yukarda güneş, aşağıda çamur, toz. Yalın ayaklarla kilometreler tepelenir. Buna da şükürdür gene de. Kitap öyle söylemiştir, şükredecek, kendinden yukardakine değil aşağıdakine bakacaksın, bakacaksın, gene bakacaksın sonra gene. Her baktıkça da şükredeceksin.” (s. 170)
“Kadın oğlan doğurmamış olsaydı gitmez, gitmedikten başka da onu ayağının altına alırdı ama oğlan doğurmuştu bu sefer.” (s. 198)
3. SÖZLÜK
Kınnap: kenevirden yapılmış, kalınca ve sağlam iplik.
Çerçi: 1. sırtında ya da bir el arabasında taşıdığı ya da bir hayvana yüklediği ufak tefek tuhafiye eşyasını, incik boncuğu köy köy, mahalle mahalle, pazar pazar dolaşarak satan gezici esnaf. 2.(Anadolu’nun kimi yerlerinde) tuhafiyeci.
Tevatür: çok yaygın söylenti.
Kaytan: 1. pamuktan ya da ipekten yapılmış sicim. 2.yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat.
Kadere kırk beş: Argoda “her şey olacağına varır”, “ne olacaksa olsun” anlamlarına gelen bir deyim olup çaresiz kalınan durumdaki “göz karartma” ve “kadere boyun eğme” halini ifade eder. Deyimdeki kırk beş bir ebced kodlaması olup “adem” yani “insan”ı ifade eder.
KAYNNAK
KEMAL, Orhan (2021). Bereketli Topraklar Üzerinde. İstanbul: Everest Yayınları. 54. Basım.
Görsel: Orhan Kemal - Bağlantı