Değerli Okurlar,
Bu yazımda Ahmet Yesevi ve Ahmet Yesevi'nin Divan-ı Hikmet adlı eseri hakkında siz okurlara genel bir bilgi vermeyi amaçladım. İyi okumalar dilerim.
Ahmet Yesevi, Türk dünyasının manevi hayatında Pir-i Türkistan namıyla anılan büyük bir Türk mutasavvıfıdır ve Türk halk sufilik geleneğinin kurucusudur. Ahmet Yesevi, günümüzde Kazakistan sınırlarında bulunan Sayram kasabasında dünyaya gelmiştir. Eserlerinde doğum yerinin Türkistan olduğunu birden çok defa ifade etmiştir. Babası İbrahim Şeyh ünlü bir alimdir. Ahmet Yesevi, ilk eğitimini babasından almıştır.
Ahmet Yesevi babasını kaybettikten sonra eğitimini Arslan Baba’dan almaya devam etmiştir. Arslan Baba, Ahmet Yesevi’ye hocalığın dışında manevi babalık da yapmıştır.
Ahmet Yesevi, Arslan Baba’nın vefatından sonra o dönem için Türkistan’ın en önemli İslam merkezi olan Buhara’ya gitmiştir. O dönemde Buhara’da birçok medrese bulunmaktadır. Ahmet Yesevi Buhara’da Şeyh Yusuf Hemedani’nin öğrencisi olmuştur ve şeyhi tarafından çok itibar görmüştür. Şeyhin vefatından sonra dergâhın sorumluluğunu üstlenen üçüncü halef, Ahmet Yesevi olmuştur. Ahmet Yesevi dergâhta bir süre hizmette bulunduktan sonra Yesi’ye gitmiştir. Vefat tarihi olan 1116 yılına kadar irşat faaliyetlerini burada sürdürür.
Yesi’ye Türkistan’ın her bölgesinden gelip Ahmet Yesevi’den ders alan müritler Türkistan’dan Balkanlar’a kadar Türk yurtlarında insanlara İslam’ı tebliğ etmiştir.
Ahmet Yesevi ibadetle, eğitimle geçirdiği yaşamından arta kalan zamanlarda tahtadan kaşık, kepçe yontup onları satarak geçimini sağlamıştır.
Ahmet Yesevi altmış üç yaşına geldiğinde kendisine dergâhın avlusundan merdivenle yerin altına inilen ve bir dehlizle ulaşılan hücre yaptırmıştır. Kalan ömrünü bu hücrede ibadetle, riyazetle geçirmiştir.
Ahmet Yesevi'nin Divan-ı Hikmet adlı eseri edebiyatımızda Geçiş Dönemi Türk Edebiyatı bir diğer ifadeyle İslami Dönem İlk Yazılı ürünler dönemine ait bir eserdir. Yesevilik tarikatının kurucusu olan Ahmet Yesevi, bu eseri on ikinci yüzyılda yazmıştır. İlahinin ilk örneklerini içerdiği kabul edilen eserde dinin esasları, cennet-cehennem, peygamber sevgisi, dünyadan şikâyet gibi konular işlenmektedir.
Ahmet Yesevi, Divan-ı Hikmet'i Hakaniye lehçesiyle yazmıştır ve yazdığı dönemde halkın anlayabileceği sade bir dil kullanmıştır. Eserdeki hikmetleri hece ölçüsüyle yazarken mesnevi tarzı naat ve münacatları ise aruz ölçüsüyle yazmıştır. Ahmet Yesevi’nin bu eseri yazmasındaki amacı halka İslam esaslarını aktarmak olmuştur.
Divan-Hikmet'ten Satır Araları:
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol
Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaş ol
Mahşer günü dergahına yakın ol
Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte
*****
Medine’ye Resul varıp oldu garip
Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili
Cefa çekip Yaradan’a oldu yakın
Garip olup menzillerden geçtim ben işte
*****
Zikrini tamam eyleyip döndüm divaneye
Hakk’tan başka bir şey demeyip bilmeyene
Mumunu arayıp çırak girdim pervaneye
Kor ateş olup kavrulup yanıp söndüm ben işte
*****
Gönlü katı, gönül incitenden Allah şikayetçi;
Allah şahit, öyle kula siccin hazır
*****
Nefsim beni yoldan çıkarıp hakir eyledi
Çırpındırıp halka ağlamaklı eyledi
Zikir söyletmeyip şeytan ile dost eyledi
Hazırsın deyip nefs başını beldim ben işte.
*****
Altı yaşta durmadan kaçtım insanlardan
Göğe çıkıp ders öğrendim meleklerden
İlgimi kesip bütün tanıdık bağlardan
*****
On üçümde nefsani arzuları ele aldım
Nefs başına yüz bin bela sarıp saldım
Kibirlenmeyi ayak altında basıp aldım
On dördümde toprak gibi oldum ben işte
*****
Otuz sekiz yaşa girdim, kıldım hasret;
Ağlamayım mı, öleceğim vaktim yakınlaştı;
Ecel gelip kadehini bana tuttu;
Bilmeden kaldım, ömrüm sonu oldu dostlar.
*****
Otuz dokuz yaşa girdim, kıldım hasret
Vah ne yazık, geçti ömrüm, hani ibadet
İbadet edenler Hakk karşısında hoş mutlulukta
Kızıl yüzüm ibadet eylemeyip soldu dostlar
*****
Saç sakalım hep ağardı, gönlüm kara
Mahşer günü rahmet etmesen, halim perişan
Sana açıktır, amelsizim, çoktur günah
Bütün melekler günahlarımı bildi dostlar
*****
Kıyametin şiddetinden aklım şaşkın
Gönlüm korkmuş, canım yorgun, evim yıkık
Sırat adlı köprüsünden gönlüm paramparça
Aklım gidip, deli olup kaldım dostlar.
*****
Ya İlahım, hamdın ile hikmet söyledim
Zât-ı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana
Tevbe kılıp, günahımdan korkup döndüm
Zât-ı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana
*****
Kırk beşimde Sen’den hâcet dileyip geldim
Tevbe eyledim, her iş yaptım, hata eyledim
Ya İlahım, rahmetini ulu bildim
Zât-ı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana
*****
Kırk sekizde aziz candan şikayetçi oldum
Günah derdi sakat kıldı hasta oldum
O sebepten Hakk’tan korkup uyumaz oldum
Zât-ı ulu Rabbim, sığınıp geldim sana
*****
Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, nefsi teptim
Ondan sonra cananımı arayıp buldum
Ölmeden önce can vermenin derdini çektim
Bir ve Var’ım, cemalini görür müyüm?
*****
Aşk ateşine yanan aşığın rengi uçar
Ahirete doğru çekip alıp burada göçer
Burada olan düğümlerini orada açar
Rasul dünya leştir dedi bıraktım ben işte
*****
Gerçek aşıkların rengi soluk
Aynaya göz atsa ondan parlak
Özü hayran gönlü viran gözü yaşlı
Kudretine hayran olup kaldı ben işte
*****
Akıllı isen kabristandan haber al
Ben de şunlar gibi olmam deyip ibret al
“Ölmeden önce ölünüz”e göre amel eyle
Bu hadisi fikreyleyip öldüm ben işte
*****
Ey arkadaşlar, aşk derdine deva olmaz
Diri oldukça aşk defteri tamam olmaz
Dar lahitte kemikleri ayrık olmaz
Lemekân’da Hakk’tan dersler aldım ben işte.
*****
Aşk derdini talep eyledim, dermanı yok
Aşk yolunda can verenin korkusu yok
Bu yollarda can vermese imkânı yok
Her ne eylesen âşık eyle ey Allah’ım
*****
Azrail bir gün geldi ferman ile
Fatıma selam verdi ikram ile
Hakk Mustafa meşgul oldu iman ile
Sıcak bedenden aziz canı vermek için
*****
Pazartesi günü Hakk Mustafa dünyayı bıraktı
Hakk Teala fermanına boynunu sundu
İbn-i Abbas suyunu koydu, Ali yıkadı
Cennet içinde hulle giysisini giymek için
*****
Secde eyle diye Hakk’tan yine ferman oldu
Secde eyleyip bütün müminler pay aldı
Secde eylemeyip kalanları kafir oldu
Ben de secde eylediğimi bilemezdim
*****
Doymadan kaldım bir an geçmeden ömrüm geçti
Ölüm meleği gelmesi hem yakınlaştı
Ey dostlar amelsizim başım dondu
Ne hal ile gideceğimi bilemezdim
*****
Âşık kullar Hakk yadından uzak değil
Gerçekten bu dünyaya meyletmez
Gerçek âşıklar dünya derdini asla almaz
Ben dahi bu dünyayı koyasım gelir
*****
Vah yazık iyiler hepsi ağlayıp geçti
Anasından doğdu ise matem tuttu
Közüm yanıp da açana kadar ömrüm geçti
Bu dünyayı geçmez akçeye satasım gelir
*****
Âşık olsan gözyaşını saçıp yürü
Beyazıt gibi dünya derdini tepip yürü
Ethem gibi taht ve kısmetten geçip yürü
Himmet versen dünya derdini tepesim gelir
*****
Gece gündüz uyumadan Hû zikrini söyleyenler
Melek yoldaşı, Arş’ın üstünde gördüm
*****
Kadı olan âlimler, para-rüşvet yiyenler,
Öyle kadı yerini sakar ateşinde gördüm.
*****
Müftü olan âlimler, haksız fetva verenler,
Öyle müftü yerini Sırat Köprüsü’nde gördüm.
*****
Zalim olup zulmeden, yetim gönlünü ağrıtan
Kara yüzlü mahşerde, kolunu arkada gördüm
*****
Cemaate gitmeyip namazı terk eyleyenler,
Şeytan ile bir yerde, derk-i esfalde gördüm.
*****
Mal ve pulu dert eylemez âşık kişi
Yol üstünde toprak olup aziz başı
Ondan sonra nura dolar içi dışı
Sabaha varsa, mahşer yerinde sultan eyledim
*****
Yoldan çıkıp azdığımı bilmedim ben
Hakk sözünü kulağıma almadım ben
Bu dünyadan gideceğimi bilmedim ben
Sorar olsa ben kul orda ne eylerim?
*****
Ey habersiz gaflet ile uykudasın
Dünyayı dileyip gece-gündüz kaygıdasın
İbadet eylemeyip sözler söyleyip boşunasın
Hakk cemalini göstermese perişan olursun
*****
Yükünü yükleyip yola giren yiğit olur
Kılavuzsuz yola giren şaşkın olur
Yolbaşçısı, yolu gören kervan olur
Yol görmeden kervan adım atmaz imiş
*****
Aşka düştün, ateşe düştün, yanıp öldün
Pervane gibi candan geçip kor ateş oldun
Derde doldun, gama soldun, tilbe oldun
Aşk derdini sorsan asla dermanı yok.
*****
Aşk sevdası kime düşse rezil eyler
Nur gönderip Hakk kendine tutkun eyler
Mecnun gibi aklını alıp Leyla eyler
Allah tanık bu sözlerin yalanı yok.
Kaynaklar:
YESEVİ, Ahmet (1998). Divan-ı Hikmet. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. 2. Basım
Kapak Görsel: https://gencyesevi.com/pir-i-turkistan-hoca-ahmet-yesevi-hazretleri/